Rüzgârla seviştim ağalar! Rüzgârla…
Sarıp sarmalayıp havalara kaldırdı beni
bir kuş misali, uçuracakmışçasına...
Kâh okşadı beni hafif bir meltemle,
kâh tokatladı, vurdu yerden yere,
deli, öfkeli bir fırtına...
Rüzgârla seviştim ben ağalar, rüzgârla!
Haberiniz oldu mu ağalar?
Ben suyla da seviştim!
Aldı beni içine, her zerresine dokundum, değdim.
Ağırlığımca su sarıp kaldırdı beni...
Uçsuz bucaksız, engin bir denizden
dalgaların köpük köpük tükenip, yok olduğu kıyılara geldim.
Sularla seviştim ağalar, sularla!
Güneşle seviştim ben ağalar, duydunuz mu?
Yaktı kavurdu tenimi en tepedeyken…
Isıtamıyor sanıp da tam peşine düşmüşken
ateşin ne denli sıcak olduğunu öğrendim.
Güneşle seviştim ağalar, güneşle!
Hava, su, ateş ve aşk!
Kaldı sevişmediğim tek öğe toprak…
Doyuran, büyüten, yeşerten, anaç,
Geldiğimiz yer ve gideceğimiz ebedi yatak...
Toprakla da sevişeceğim ağalar… Toprakla!
Tüm bedenim içinde eriyip yok olacak…
Ve o gün; seviştiğimizi haber verecek herkese…Toprakta yetişip
rüzgârla salınan
güneşle beslenip, suyla yeşeren her ağaç...
25 Ocak 2005
Moda
Bir cevap yazın