Biz şimdinin yaşlıları,
Emeğin alınteri,
Emeğin onur olduğu,
Tarlanın karasabanla pullukla işlendiği,
Buğdayın, arpanın, yulafın, yoncanın, tırpanla biçildiği,
Soğuk suyun toprak küpten, testiden içildiği,
Aşıkların yalnız gözle,
Saklı, gizli, biraz ürkek,
Biraz korkak, ama mertçe seçildiği,
Zamanın mutlu çocuklarıydık.
Kızlar ip atlar, evcilik, beş taş,
Saklambaç oynarken
Erkekler kiremit yıkmaca, misket,
Çelik – çomak, birdirbir oynar,
Çember çevirirdi.
Hiç birimiz, hiçbir zaman,hiçbir dümen
Çevirmezdik.
Okula siyah önlükle gider,
Beyaz yaka takardık, kız-erkek,
Yeni giymezdik,
Süslü giymezdik,
Zengin-fakir,
Öksüz-yetim
Anlaşılmasın diyerek,
Analarımız buğdayı kaynatır,
Bulgur, nişasta keşkek,
Üzümü ezer kaynatır, pekmez,
Güneşte her meyveyi ekşitir sirke yaparlardı,
Ev yapımı sirkeyle kurulurdu turşular,
Kahveyi kavurur,
Dibekte döverdi komşular,
O kahvenindi, o kırk yıl hatır,
Kahve değirmenin varsa zengindin,
Biz gaz lâmbası, kaminato kullanırken,
Gömlekli lüks varsa bir evde,
Lüks bir evdi orası,
Lüks hayatların yaşandığı,
Hiçbir kalemim, silgim olmadı benim bütün,
Ve o zamanın çocuklarının,
Ortadan bölerdi annem
Kalemi de, silgiyi de,
Kardeşlerimizle paylaşırdık,
Ömür boyu bütün dertleri, sıkıntıları
Paylaştığımız gibi,
Beslenmelerimizi bölüşürdük,
Olmayanlarla yemeği,
Alamayanlar üzülmesin diye,
Okula götürmezdik beyaz ekmeği,
Kırık leblebi yerdik,
Ama kalp kırmazdık,
Ayni sofrada,
Ayni tastan kaşıklardık
Tarhaayı, bulguru
Yufka ekmek kuru kuru
Bazlamalar, gözlemeler
Pişerken sacda
“Komşu huu!
Yoğur hamurunu
Ateş sönmeden gel, sen de aç da
Yap ekmeğini, yesin bebeler”
Tek lokma geçmezdi boğazımızdan
Komşumuz da doymadan,
Nerede kaldı şimdi?
Nerede dostluk, kardeşlik?
Yiğitlik, mertlik?
Hatır sayma, merhamet,
Vicdanlar kurumuş,
Unutulmuş yarenlik,
Arsızlarla hırsızlar,
Kol geziyor etrafta,
İlk hedefleri çocuklar hep,
Günahsız, masum, tertemiz,
Bembeyaz dünyalı çocuklar,
O kardan ak dünyaları
Karartmaya niyetli
Bir sürü niyeti bozuklar,
Sapıklar…
Caniler…
Vahşete doymazlar…
Yüreksizler, yobazlar,
Kanı bozuk şerefsizler,
Minicik bedenlere
Nasıl değdi
O ayı pençesi elleriniz?
Siz çocuk olmadınız mı?
Olmadı mı bebeleriniz?
Yüreklerinize kim ekti
Kötülük tohumlarını?
Nasıl geri vereceksiniz
Ağlayan analara, babalara,
Canlarından öte canlarını?
Ne kadar tükürsem suratınıza
Hatta ellerimle boğsam sizi,
İlacı yok, çaresi yok,
Dinmeyecek kalbimdeki bu sızı,
Tutulsun elleriniz,
Kör olsun gözleriniz,
Artık rahat bırakın bizi
Dün, Bugün – Yasemin Evren
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
Bir cevap yazın