Yorgunluk çökmüştü üstüne. Çaresizliğini, iç daralmasını dindiremiyordu. Sürekli Knut Hamsun’un açlık kitabındaki adam geliyordu aklına. Onun o çaresizliği, o gururu, o mutsuzluğu . Aç değildi belki bedenen ama ruhen açtı o da. Sevginin, konuşmanın, sarılmanın, güçlü hissetmenin açlığı vardı üzerinde. Tıpkı aç insanın midesine giren kramplar gibi kramplar giriyordu göğsüne hisleri çoğaldığı zaman. Aç insanın en büyük isteği uykudur. Mutsuzun da öyle. Uyuyamazlar. Uyku ekmek , su gibi lükstür onlar için. O adamı düşünüyordu sürekli. Parasızlık sevgiyi bile çok görmüştü ona. Papaligalar dünyasıydı burası. Paran yoksa hem açsın hem sevgisiz. Tek beleş olan şey hava. O da bu insanların ciğerlerine girmek istemez. Yoksulluklarına bir çelmede onlara takar. Annesi küçük yaşta ölmüş, babasının alkolikliği yüzünden çocukluğunu yaşayamamış, okuma aşkına rağmen okuyamamış çocukluktan itibaren herşeyden mahrum kalmıştı. Bir fabrikada üç kuruş parayla geçinilmeye çalışan hayatın ortasına düşmüş, kaçış noktasının olmadığını bilip çabalamayı bırakmıştı. Çocukken kitap okumayı severdi. Hep sevmişti. Bir işçi kız olmasına rağmen ordan burdan artırdığı paralarla kitap alırdı. Hayatı ev ve fabrika olan bir kızın kaçışı ancak kitaplar olabilirdi. Daha doğrusu hayal kurmaktan vazgeçmeyen kızların böyle olabilir. Fabrikadan dönüşte küçük bir eski kitap satan dükkana girer, içine kapanık, utangaç bir kız olduğu için oradaki sahafla hiç konuşmadan oradan çıkar eve gelirdi. Aslında içinden hep o sahaf adamla muhabbet etmek geçerdi. Ama sarhoş babasından korkusundan herkese karşı ürkek olmuştu. Sürekli yediği dayaklardan dayak arsızı olsada korkusu hiç bitmiyordu. Annesinin ölümüne sebep olan katil bir babayla yaşamaya mahkum edilmişti. Sanki dünyaya bedel ödemeye gelmişti. Sürekli böyle düşünür , içlenir ama ağlamazdı. Ağlamayı beceremiyordu. Annesinin ölümünden sonra gözünden bir damla yaş akmamıştı. Babasından yediği onca tekmeye, yumruğa, tokada rağmen tepkisiz durur ağlayamazdı. Babası da bundan dolayı daha çok sinirlenir daha çok vururdu. Çocukluğundan beri hastaneler ikinci evi olmuştu. Onsekiz yaşına geldiği günü bekliyordu. O gün herşeye yeniden başlayacaktı. Hayaller kurardı her gece. Çalışıp kendine yeniden bir düzen kurduğunu, okula gittiğini, sevgilisiyle kahkahalar attığını … bir sevgili hayal ederdi her gece; yüzü yoktu ama onunla saatlerce konuşur, ona sarılırdı. Bunlar birgün olacak. Karanlıktan sonra aydınlıkta olur . Olmak zorunda. Olmalı.. Olmadı.. Bütün hayalleri bir gecede babasının eve yine gecenin köründe sarhoş gelmesiyle yerle bir oldu. Babası yine ona sataşıp , bağırmaya başlamıştı. Sesini çıkarmadan sabırla sızmasını bekledi ama yapmadı. Ölümüne sebep olduğu annesine küfürler etmeye başladı. Ölmüş annesine. Sevdiği tek insana … Gözü döndü kızın bir anlık hiddetle sapladı bıçağı karnına babasının. Yetmedi bir daha sapladı. Bir daha… Babasının ölmeden önce söylediği kelime hiç kulaklarından çıkmadı. Katil Piç. Annesinin ölmesine sebep olan, kendisinin hayatını parmaklıklar arasına hapis eden adam onun babası değildi. Hatamla kabul ediyorsan, karnımda ki çocukla kabul ediyorsan gelirsin demişti halbuki annesi ona. Kabul etmişti adam. Seviyordu o zamanlar. Evlendikten sonra. Kabulleri değişti. Başkasının çocuğu, kadının başka kollardan gelmiş olması gururunu incitti. Erkekti ya gururu vardı adamın. Dövdü kadını hergün. Çünkü o kadın sevilmeye layık değildi. Sahip olunana kadardı kadının değeri. Çaresizdi kadın. Biliyordu adam. Çaresizliği daha çok güçlendirdi adamı. Kadının çocuğundan tiksindi adam. Başkasının meyvesini görmeye tahammül edemiyordu. Öldürmek istiyordu çocuğu. Karnında öldürmek istedi. Ölmedi garip. Ölmeyi başaramadı. Ölse iyiydi. Bazı hayatlara güneş doğmaz. Karanlığın hayatlarıdır onlar. Güneşi ölümdür bazı hayatların. Hayat adil davranmaz bazılarına. İnsanın pisliğini, insanın karanlık yüzünü gösterir. Bazı hayatlar cehennemi bu hayatta yaşar. Cehennemden gelip cehennemi yaşatmıştı işte babası sandığı adam da ona. Dört duvar, yıkık hayaller, paramparça hayatlar.. Peki o hayalleriyle yaşayan, seveceği adamı düşleyen kıza ne oldu ? O kız katı kalbinin ardında sevilmeye muhtaç halde bu hayata gelmenin cezasını çekmekle uğraşıyor. Ölmedi. Hiç sevmedi. Hiç sevilmedi. Bir daha hiç hayal kurmadı…
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
Bir cevap yazın