DENEME 514
Haklı Olmak Mutlu Eder mi? – Dilek İşcen Akışık
“Haklı olmak mı? Mutlu olmak mı?” sorusuna takıldım kaldım. Önce kendime sordum, sonra birkaç yakınıma. Herkesin yanıtı farklıydı. Bu soruyu sizinle de paylaşmak istedim. Hem haklı hem de mutlu olabilsek keşke. Ne yazık ki bu her zaman mümkün olmayabilir. Haklılığımızı kanıtlamaya çalışmak doğal ve saygın bir davranış tabii ki. Gerçi anlaşılmadığımızda üzülebiliriz, olumsuz bir sonuç […]
Kırıntıların Peşinde (3) – Ahmet Faruk Keçeli
Bunlarla uğraşırken acilen Bafra’ya gitmek zorunda kaldım. AB Hibe Projeleri başlamıştı ve ben bir yıl boyunca koordinatör olarak çalışmalıydım. Ağustos 2006’da Fatime ile Montreal’e gittik. Amerikan Sosyoloji Derneği’nin toplantısına katıldık. Benin için farklı bir deneyim oldu. Theda Skocpol, Immanuel Wallerstein, Charles Tilly ve başka birkaç akademisyen dikkatimi çekti. Amerikalı sosyologların İslamiyet’i anlamadıkları ve anlayamayacakları kanaatine […]
Kırıntıların Peşinde (2) -Ahmet Faruk Keçeli
Bu sabah biraz uyku ağır bastı. Güzel güzel yatakta mahmurluğun keyfini çıkardım. Eşim uyandırmasaydı kalkacağım da yoktu. Öyle güzel kahvaltı hazırlamış ki. Bayıldım doğrusu; çay tavşan kanı, sucuklu tost, biraz kaşar peyniri, yanında Ege zeytini. Gazetelerin başlıklarına çabucak baktım ki, akşam hangilerini dikkatli okuyacağım karar vereceğim. Bir kere üçüncü sayfayı es geç, ikincisi spor sayfalarından […]
Bu Eğitim Sistemi ile Derdimiz Ne? – Kemal Berker Gerdan
Hayalimdeki eğitim sistemi ne tam olarak bilmiyorum, ancak eğitimin sistemini de eleştirmiyor değilim. Eğitim sisteminin matematik, fizik, kimya, biyolojiden ibaret olduğunu herkes bilir. Zaten bütün sorun burada başlıyor -keşke tek sorun bu olsa-. Eğitim sistemiz kötü değil ancak geliştiresi gerekli, eğitim oturmuş ancak sistem tarafı tartışılır. Neden mi? Bu eğitim sisteminde sadece sınav isimleri değişti […]
Iskalarsam Islık Çal – Ahmet Zeki Yeşil
Askıda simit var, askıda ümit yok. Ümit fakirin tam buğday ekmeği, ye Mehmet ye… Kusura bakma, peynir yok içinde. Biz yufka yürekliydik, yufkasından yedik yüreğimizin. Ekmek elden, su çeşmeden, süt inekten yaşayıp gitmedik. Tarlası olmayan komşudan hıyar gelmez. Gelmedi. Kendi yağımızla kavrulacaktık, yağsız kavrulduk. Hayat elektrikli battaniye gibidir, çok çekersen kısa devre yapar; yanarsın çıtır […]
Kim Demiş Rutinler Sıkıcıdır Diye? – Berrin Yelkenbiçer
Ben demiyorum, demem! Murat Uyurkulak son romanı Delibo’da, ani ve tiz haykırışlarla sokaklarda dolanıp duran deli İbrahim için “Bir çeşit şehir mobilyasıydı, demirbaştı. Bir saat kulesi veya otobüs durağı misali, günü düzenleyen, alışkanlık inşa eden bir hususiyeti vardı. Yokluğu, yoksul mahallenin mütevazi hayat makinesinde gıcırdayan bir çarkın duruvermesi gibiydi.” diye yazmış. Bu satırları okuyunca kendi […]
Kölelerin Döndürdüğü Dünya – Selçuk Karadağ
Geminin ahşapları bir koro gibi gıcırdıyordu. Bu geminin içerisinde uyumak imkansızdı ve İmbo’nun da uyumak gibi bir derdi yoktu. Genç yerli çocuk ince bir kemik parçasını kırmadan bileklerine bağlı kilidin içerisinde döndürmeye çalışıyordu. Ve kemik parçası aynı hayatı gibi kırıldı. İmbo’nun en büyük şanssızlığı belki de 1807 yılından önce Dünya’ya gelmiş olmasıydı. Haydar ismini kendisi […]
Mafyanın Sosyal Sermayesi – Ahmet Faruk Keçeli
GİRİŞ Sosyal sermaye üretim ilişkileri ile sağlandığı gibi tüketim ilişkileri, sivil toplum arasında paydaşlık, ortakçılıkta (yarıcılıkta) ast-üst ilişkileri vs. ile de sağlanır. Sosyal Sermayeyi, bağlayıcı sosyal sermaye, köprü kuran sosyal sermaye, bağlantılı sosyal sermaye ayrımları ile ele alabiliriz. Bir dördüncü kategoriye aşağıda değinilecektir. Sosyal sermayenin karanlık yüzü denen ilişkiler bu yazının konusudur. Bu karanlık yüzde […]
Türk Edebiyatının Güçlü Kalemi: ADALET AĞAOĞLU -Zeynep Kasap
Türk Edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Adalet Ağaoğlu 14. 07.2020 de tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. 91 yaşında aramızdan ayrılan Adalet Ağaoğlu 1929 yılında Ankara’nın Nallıhan ilçesinde doğdu. Dört çocuklu bir ailenin tek kız evladıydı. Ankara kız lisesini bitirdikten sonra 1950 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden […]
Çoğul Yalnızlık – Dilek İşcen Akışık
Değerli şair Arif Damar, Yok Yere adlı şiirini nasıl da içten kaleme almış: Yalnızlığım kalabalık gitgide Soğuk güneşler gibi çekildim kentin sokaklarından Yoksa koruyamam bu sevinci, kırılır kolum kanadım yoksa Hani yok mu ya hani ne derler hani işte yok yere Yalnızlığım yalnızlığım gitgide Yığınları yerine koyuyorum sıradağları diziyorum ardarda Bunu ben ister miydim […]
Nasıl Seviyorsunuz? – Ali Eren Yıldız
Sevgi, sevmek, sevilmek… Hepimizin bu hayatta en çok ihtiyaç duyduğu olgular… Neden sevmek, sevilmek bu kadar önemli? Çünkü sevgi bizi hayata bağlayan can damarımızdır. Sevgi olmadan hiçbir şeyin anlamı ve tadı olmaz. Bir yudum sevgi için sırf bizi sevsinler diye çeşitli maskeler takıyoruz, hiç yapmak istemediğimiz bir şeyi sırf bizi sevmekten vazgeçmesinler diye yapıyoruz. Birçok insanın […]
Postmodern Yaşarken – Ahmet Faruk Keçeli
Bu yazıda modernizm, post-modernizm, küreselleşme ve kimlik kavramları birbirlerine etkileşimleri ölçüsünde ele alınacaktır. Yapmak istediğim kavramların tüm kullanışlarını vermek değildir. Amacım post-modern teriminin ortaya çıkardığı hissiyatı ve algılama biçimini bilimsel kullanım bağlamında ne kadar faydalı olduğunu ve Batı kültür coğrafyası dışında da ne kadar kullanışlı olabileceğini ortaya koymaktır. Elbette Doğu-Batı sorunsalını ele aldığımızda […]
Bizi Susmaya Nasıl Alıştırdılar – Funda Ergenekon
Günümüzde susmak, tepki vermemek, görmezden gelmek ne yazık ki, bir davranıştan çok bir kültür haline gelmiştir. Bu kültürün temel yapı taşı ise içimizde inşa edilen “korku”dur. Çevremizde ya da toplumda, olaylara veya durumlara karşı susma daha doğrusu genele uyma eğilimi sadece bizim ülkemizde değil, dünya üzerinde en sık görülen davranışlardan birisi haline gelmiştir. Bu yazıyı […]
Son Yorumlar