DENEME 514
Anla Biraz – Barış Genceroğlu
Çaresizliğin en amansız olduğu yerdeyim şimdi ilk defa sevmenin tarif edilmez korkuları içindeyim. Uykusuz gecelerin yorgun sabahlarında seni düşünüyor ve korkularla yine sana doğru koşuyorum. Hep aynı soru düşüncemde: Ya seversem? O zaman neler olabileceğini düşünmek korkutuyor beni. İlk defa yenileceğimi anlıyorum. Karşımda kendinden emin gözlerin, dudakların, ellerin bunu söylüyor bana. Seni tanımadan önce geçen […]
İnsanoğlu nereye doğru gidiyor? – Meltem Gikas
İnsan doğar, büyür ve ölür. Her canlı (nefs) ölümü tadacaktır yazılır. Ağlayarak dünyaya gelinir, ağlayarak toprağa verilir. Öyle bir kürenin içindeyiz ki, dehşet kaynayan bir küre, artık her devletlerin kızışan bir problemi var. Eski tarihlere baktığımızda, Osmanlı için hasta adam cümlesi belki de şimdi hasta dünya cümlesine dönüştü. Hasta olan politikalar, hasta olan ekonomiler, hasta […]
AN’la – Aynur Funda Bayraktar
AN”la….Zamana kadim enerjiyi yükleyerek sonsuz şifa döngüsü yaratabilirsin…Zaman yaşamamın kurgulandığı temel komponent gibi görünse de “AN” sonsuz olasılıklarla doludur…Olasılıklar An’dadır… An halikiyeti olasılıkların cevheri kaynağıdır… An yaratımın, atom altı teknolojik kompanentlerinin bulunduğu alandır…Orada sadece simsiyah cevheri bir alan vardır…. Sessizlik bile yok!… Ses yok!…Tüm olasılıklar… Var oluş…. Yok oluş.. Zamansızlık…Bambaşka Alem… Cevheri alem, sırların sırrı “An”… Yaşanan… Yaşanmayan […]
Çocuklara Davranış Kalıbı Kazandırmak – Ali Eren Yıldız
Çocukları birer fotokopi makinasına benzetirim bazen. Etraflarında gördükleri insan kalıplarını kopyalayıp kendi bedenlerine uyarlamaya çalışan… Gerçekten de her ne kadar eğitime maruz kalsalar da; bu doğru bu yanlış diye anne ve babalarından direktif alsalar da çocuklar etraflarındaki insanların davranışlarını takip ederek onlar gibi davranma eğilimdedirler. Çocukların anne ve babalarının istediği ideal bireyler olmaları ve eğitilmeleri […]
Yaşar Kemal Okurken Ben, Ben Olmaktan Çıkarım – Münire Çalışkan Tuğ
Kimi tatlar insanın damağına öyle bir yerleşir ki, onlardan uzak durmanız olası değildir. O tadın bağımlısı olur, yediğiniz her şeyde ondan bir parça ararsınız. Bulamazsanız ne karnınız doyar, ne de gönlünüz. Yarım kalırsınız, tamamlanamazsınız, hep aranırsınız. İşte benim için Yaşar Kemal okumak böyle bir tattır. Bağımlısı olduğum, beş duyumu ayrı ayrı besleyen bir tat. Onun […]
IrkÇIĞLIK – Volkan Bağçeci
Rengarenk kıyafetler altında topu topu iki farklı renkten oluşuyordu bedenlerimiz. Siyah ve beyaz. Karanlığın insanlığa şeytani olduğu aşılandığı tarihten bu yana mı başlamıştı ayrımcılık? Binlerce yıl önce beyaz teni temizliğin simgesi yapan neydi? Hala ten ayrımı yapılan ilkel toplumlardan, şimdi de kültürel ayrımcılık hastalığı ve hatta kıyafet, maddiyat, düşünsel, cinsel ayrımcılık bile bulaşmıştı zihinlere. Kürt, […]
Şiddet-Öfke – Zeynep Çençin
Öfke insanları birbirine karşı doldurur. İnsanların birbirine nefretle bakmasını sağlar. İnsanların hayatını, yuvasını bile dağıtabilir ve bu çok korkunç olur. İnsanların kendilerini sevmemesine sebep olur. İnsanlar birbirini kötü hatırlar. Şiddet nedeniyle insanlar başkalarına kaybolmayacak yaralar açabilir. İnsanlar birilerine şiddet uyguladığı zaman şiddete daha da meyillenir. Çok çabuk öfkelenir, insanları sevmez. O zaman insan hem […]
Kainat İnsan – Erengül Koç
Önce ben, BEN’i bildim. Sonra, SES’imin farkına vardım. Gücümün farkına vardım. “Gerçeğin Kaynağı benim; Hakk’ın-hukukun Kaynağı benim” dedim. Ses verdim evrenlere, alemlere “ALLAH” dedim, Duydum Allah’ın tınısını. Ben “EZELim”, ben “EBED”im. Ben “EVVEL”im, ben “AHİR”im, İLK ve SON benim. Ben hep “AN”dayım. “Ben İNSAN’ım diyebilen, el açıp göklerden yardım dilemez. Hızır’dan medet ummaz. Beni arayan, […]
Bira – Özgür Karakaya
Gılgamış Destanı’nda da Bira yerini alır. Romalıların bakış açısında bira; barbar halklara özgü ve kontrolsüz sarhoşluğunun simgesiydi, Romalılar için bira akınlardan sonra yanlarında getirdikleri bir hatıraydı. Avrupa’da; Özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri için ulusal içecekti. Avrupada birayı ilk üretenler MÖ 1. yüzyılda Keltlerdi. Bir barbar içkisi olarak görülse de 4. yüzyıl başlarında Avrupada da yaygınlaştı. Kayıtlara […]
İÇİMİZDE SAKLI HÜZÜN – FATMA ECE ÇAKIR
Saklarız hüzünlerimizi; belki gözlerimizi kaçırarak,belki sahte gülümsemelerimizle süsleyerek. Ne demiş Cemal Süreya: ‘Sen bakma bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.’ Peki neden saklarız hüzünlerimizi,neden söylemekten çekiniriz? Bu hüzünler bizi güçsüz mü yapar ya da ‘boşver, geçer’ gibi geciştirici sözcüklerden mi korkarız? Oysa hani anlattıkça azalırdı hüzünler? […]
Ego – Özgür Karakaya
“Ne kadar çok bilgi o kadar düşük ego, Ne kadar az bilgi o kadar yüksek ego”.Albert Einstein. Ego, sözlüğümüzde şu anlama gelmektedir:İsim, felsefe Ben; Latince bir kelime olan Ego, ben, benlik, kendilik demektir. Üç harfin içine sığabilen bir dünyadır.İnsanı duvar gibi kuşattır. Samimi olmasına izin vermek istemez ve sahteliğini devam ettirmesini ister. Bizi diğer insanlardan ayıran settir.Şişmeye müsait […]
Küsmesin – Duru Didem Berkan
***Kırık laleler, kırık vazolarda çok yaşamaz.Gecelerden bir gece seç kendine, uzan boylu boyunca..Gece ol, gece kal, gece giyin; ve öyle karanlık örtün üzerine.Gecelerde saklıdır hem en mağrur, hem en mağdur.Kırık laleler, kırık vazolarda çok yaşamaz.* Şiraze * Gece güzeldir. Gece özeldir. Gece biraz sen biraz ben gibidir. Gece karadır baştan çıkarır. Gece insandır insanı kaçtığı […]
Miraç – Arzu Seloğlu
Bedenindeki iki parlak küre ile gördü. Neden burda olduğunu bilmiyordu. Gerçekten bulunduğu bir yer var mıydı ya da varsa onun adı “burası”mıydı muamma… Renklerin ve seslerin tevhîdi ahenginde savrulduktan bir kaç gün sonraydı. İnsanlar ne kadar kalabalık ise o kadar da tektiler demek ki. Yok. Bu o iki parlak kürenin işi olamazdı,disipline etmeliydi onları,en azından […]
Son Yorumlar