DENEME 514
Mektup -Salim OLCAY
Sayın Mehmet Özgür Ersan, 1999 Marmara Depremi olmasaydı, şiir kitabım basılmak üzereydi. İstesem dünyayı avucumun içine alabileceğimi ve her şeyin mümkün olabileceğini düşündüğüm günlerimi aşkla, sevgiyle, şiirle, öyküyle, romanla, dergiyle, kitapla kısaca edebiyatla geçiriyordum. En mutlu olduğum günlermiş… İnsanlarla tanışıyor, tavsiyelerini alıyor, bir şeyler öğrenebilmek için çırpınıyor, deliler gibi okuyor ve aynı hızla yazmaya çalışıyordum. […]
Düşünce Kırıntıları – Funda Ergenekon
Zaman Bir gözyaşıdır zaman, ucunda harcadığımız, gelirken ağlayıp, giderken ağlattığımız. Sorgulamalar 1 Kendi düşüncelerimiz de mi yüzeriz, Başkalarının düşünce denizlerinde mi? Sorgulamalar 2 Sabah hüzünle mi kalkar insan, Gece hüzünle uyuduğu zaman.. Yaşam hepimizi farklı yönlere farklı şekilde götürüyor. Kimimiz bunlardan ders alıyoruz kimiz ise olduğu gibi devam ediyoruz. Asıl olan hangisi? Görmek mi? Yoksa […]
Etnik Dünya, Ortadoğu’nun kaderi mi? – Meltem Gikas
İnsanlık tarihi, yiyecek üretimine geçilmesiyle başladı… Avcılık, Çiftçilik, Tarım ilk, Ortadoğu’da yeşerdi, Böylelikle, tahıl tarımı ve göçler Avrupa, Hindistan, Cin ve Afrika’ya yayıldı.. İnsanlığın tahıldan sonra, ikinci dönemi, Uygar Toplum denilen, becerikli ve karmaşık toplumlar ortaya çıktı. Tahıldan sonra uygarlık Ortadoğu’da oluştu… Dicle, Fırat ve Nil sonra İndus Vadisi, […]
Özgürlükçü bir erotist estet ,varoluşçıluğun ilham kaynagı:Sören Kierkegaard – Regin Olsen
“Az önce insanların neşesine neşe kattığım bir partiden geldim; dudaklarımdan nüktelerdöküldü, herkes güldü ve bana hayran kaldı –fakat ben ayrıldım- bu çizgi dünyanın yörüngesikadar uzun olmalı ve kendimi vurmak istedim” 1Dolaylı iletişim, ironi, mizah, takma adla yazma, ima, aksayış: Sören Kierkegaard. Kolayanlaşılabilir bir yazar olmadığını yazdıklarından ve ifade yollarından anlayabiliriz. Aynızamanda ifadelerinin menşei olan, zor […]
Her okur, kitabı yeniden yazar – Hatice Dökmen
Bir kitabı okumak, onu kendiniz için baştan yazmak gibidir. Angela Carter Her okur, okuduğu kitabı yeniden yazar, bence. Belki de okumanın sihri buradadır. Sözcüklerin yan yana gelip anlam kazandığı cümlelerle dolu satırların; paragraflara, sonrasında sayfalara, ardından bir kitaba akması zaten başlı başına büyülü bir dünya değil midir? Özellikle kurgu kitapları okurken onun kurgu olduğunu bile […]
BU DÜNYADAN BİR SANAT GÜNEŞİ GEÇTİ – Erdem Özçelik
24 Eylül 1996 Salı günüydü. Saat öğleden sonra beş buçuk, altı gibiydi. TRT İzmir televizyonu önünde dev bir gazeteci ordusu bizi bekliyordu. Zira Sanat Güneşimiz uzun bir aradan sonra ilk kez sahneye çıkacak, ömrünü adadığı sanat hayatı için ödül alacaktı. Uzun zaman olmuştu böylesi bir sahne yaşanmayalı. Yıllarca kimseyle görüşmemiş, hep gözlerden uzak yaşamıştı. Seyircisiyle […]
Fıskiye – Dilek İşcen Akışık
Beyin zor zamanları büyük bir özenle sakladığında, özellikle yakın ilişkiler bu durumdan olumsuz yönde etkileniyorlar. Yıllar öncesinde yaşanan bir olay nasıl da en ince ayrıntısına kadar hatırlanıp hissedilebiliyor. Bazen, “Üç yıl önce de böyle olmuştu, yine böyle kaba davranmıştın…” ya da “Beş yıl önce tatilde aynısını yapmıştın, kendinden başka kimseyi düşündüğün yok…” gibi ifadeler sinirli […]
Şifanın Önündeki Engeller -Abdullah Canıtez
İnsanlar negatif kişilik özelliklerinin bir süre sonra kendilerine sıkıntı yaratabileceğinin farkına varmazlar. Yaş ilerler kişi kendine sorar : Çevremde neden kimse kalmadı ? Cevap verir çünkü ben herkese baskı yaptım ya da herkesi manipule ettim. Tabi kendine karşı dürüstse. Değilse dışarıyı suçlamaya devam eder. Bu konuda kendinizi gözlemleyin. Negatif tarafınızı şimdiden şifalandırın.Negatif özellikler diğer rahatsızlıklarında geçmesini engeller. Konu panik ataktır, takıntıdır veya depresyondur. […]
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol – Ali Eren Yıldız
Ne çok seviyoruz birinin hatasını bulup onunla dalga geçmeyi. Hatta onun eksikliğini kendi eğlence konumuz yapmayı. Başkalarının kusurunu konuştukça ortaya çıkardıkça kendimizi yükselteceğimizi zannediyoruz. Bunun kendimizle ilgili büyük bir sorun olduğunun farkında bile değiliz. Asıl kabullenemediğimiz kendi kusurlarımız aslında. Onlarla kavgamız bitmedikçe başkalarının kusurlarını ortaya çıkarmak ve onlar hakkında konuşmak kendimizi gizlediğimiz komik bir maske […]
Distopya – Ali Rıza Özkan
Entelektüel çevrelerin diline pelesenk olmuş bir kavram var: distopya. Daha doğrusu, bizim entelektüellerimiz bunu bir kavram olarak değil, bir sıfat olarak kullanıyorlar: “Yer yer distopik unsurlar gördüm” gibi, “çok distopik olmuş” gibi… Edebiyat ve sinema çevrelerindeki kullanım biçimine bakınca, bunun bir yergi değil, aksine bir beğenme, artı değer yükleme amaçlı sıfatlandırma olduğunu anlayabiliyoruz. Ancak, nedir […]
Sağırlaşma – Yelda Karataş
Sağırlaşma… Işığa doğru yürüyerek tedavi edilir. Faşizm, kendi etik estetik kültür ve sanat değerlerini dayatır.Tarih bilgisi ile oynayarak tarih bilinci olmayan bir toplum yaratır. Elindeki bütün araçlarla önce kadını ardından onunla birlikte çocukları flulaştırır. Aile giderek kendine her denileni yapan bir tüketim çekirdeğine dönüşür.Erkil gücüyle başı dönen erkek bir süre bu erkin tadını çıkarır. ‘Efendi’dir […]
Fütursuz Dizeler / Furuğ – Kadri Durgut
Forugh Farrokhzad. Adı, Farsça ışık anlamına gelen Furuğ Ferruhzad. Duygularını fütursuzca, coşkuyla, cesurca dizelere aktaran, modern İran şiirinin en önemli isimlerinden, 32 yıllık yaşamına (biri ölümünden sonra yayımlanan) 5 şiir kitabı ve pek çok kısa belgesel sığdırmış bir şair ve yönetmendir. Dramatik yaşam öyküsüyle İran gibi bir ülkede, bir kadın olarak şiiriyle düzene ve baskıya […]
Raku – Tuğba Kürümüş
Raku, ‘mutluluk, rahatlık, neşe, vs.’ anlamına gelen, Japonya’da doğan bir seramik pişirme yöntemidir. İnsanın acısıyla pişmesiyle doğru orantılıdır. Seramik, hazırlık aşamasını tamamlayıp şekil aldıktan sonra pişip taş gibi olana kadar yüksek ısılı fırına bırakılır. Yeteri kadar pişip dokunulmaz hale geldiğinde uzun demir maşalarla acele etmeden fırından çıkarılır. Seramiğin kendi ısısıyla, aleveler çıkarmak üzere yanabilen maddelerin […]
Son Yorumlar