DENEME 514
Namus Anlayışı – Özgür Karakaya
“Ömrünün dörtte üçünü okumakla geçiren muhakkak namuslu olur”.. Diderot Namus, sözcüğünün kökeni de nomostan gelmektedir.Antik Yunan ve Roma döneminde kurucu yasa anlamına gelen nomos cinsellik söylemenin, üreme olmak üzere sosyal yaşamdaki tüm kuralları da düzenlemekteydi. Kadın, öznesi olmadığı olduğu alana hapsedilmekteydi . Kadına uygun görülen rol ve kökleri Roma ya dayanmaktaydı. Namus, hem başkalarının hem […]
ŞEHİR VE ÜTOPYA-2 -TAMER UYSAL
-2- Bursa’nın yeşili Karadeniz’in yeşili ile tabi mukayese edilemez. Ama iç Karadeniz; Bayburt hariç mesela… 1980’lerin sonları.. Acemi birliğinden dağıtımım Trabzon’a yapılmış 3 gün orda misafir edildikten sonra Bayburt’a dağıtımımızı çıkartıyorlar. İlkbahara girmişiz. Terminalden bir otobüse bilet alınmış en arka koltuklarda 5 kişilik. Astsubay beni işaret ediyor: “Bunlardan sen sorumlusun eğer bir şey olursa” diyor […]
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü – Kirpi Düşün ve Edebiyat Dergisi
Bugün dünyanın dört bir yanında binlerce kadın, 156 yıl önce greve giden New Yorklu kadın dokuma işçilerinin, 1917’de Şubat Devrimi’nin fitilini ateşleyen Petrogradlı kadın emekçilerin mücadele gününü kutluyor. New York’ta 40 bin yiğit kadın 8 Mart 1857’de New York’ta bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin işçi, 16 saatlik işgününün 10 saate indirilmesi ve ücretlerde artış […]
Linç – Özgür Karakaya
Lincin tarihsel köklerine bakarsak bu tarihin dinlerin, sınıfların ve devletin tarihi ile yaşıt olduğu görülmektedir. Linç terimi ilk defa Amerikan bağımsızlık savaşında kurulan bir mahkemeye başkanlık eden Charles lynch in adından türetilmiştir. Linç, bir insanın onlarca kişi tarafından dövülmesi, izleyen vatandaşların da müdahale etmemesidir. Ayırmaya çalışanların da dövülmesidir. Bir kaç insanın da büyük topluluklarca dövülerek […]
Nikola Tesla’nın Akı Üzümün Çöpü (1) – Begüm Sırmatel
1898 yıllarındayız, gizemli münzeviyetin noktalandığı 1943’den gitgide uzaklaşasımız var; faz farkını sündürdükçe sündürmekteyiz. Düşüncenin fotoğrafının çekilebilirliğini, O’nun Edison’un özüne akıtıp yumurtanın katılaştırıcı akına bulayıp ilan ettiği yıllar… Tesla da bu esnada yumurtanın akıyla bize neler yapılamayacağının imkânsızlığını göstermeye çalışırken gözümün önünde beliriverdi. Tavanı camdan bir odada, asbestle kaplı aynalarda kendimi süzerken yakalandım. Yakalanmakla kalmadım; gözlerimi […]
Depresyon Teşhisi Kan Ve İdrar Tetkikleriyle Mümkündür – Gürsel Özkır
Beyin, bedenin ana zirvesinde taht kurmuş, bedenin her bir hücresinin işlevinden haberdar olup, her bir hücresine komut veren bir hakim. Her ne kadar kendisinin izni dışında çevreden gelen darbelere maruz kalsa da bedenin kendisi, akıbetini beynin ikazıyla yaşar. Çünkü, sinir hücreler, darbelere binaen ezilen nöronların feryadını beyne aniden ulaştırır ve beyin, kendisine ulaşan bu sinir […]
Oyun Çağı Çocukları -Hikmet Güzelkokar
Bilir misiniz Oyun çağı çocuklarını Kurşundan misket Kovandan yuva yapar arılara Su taşır karıncalara Birdirbir oynar İp atlar Uçurtma salar semalara Aldırmaz kızanlara, oyun bozanlara Ormanda koşar dal toplar Kurşun kalem yazanlara Kırk haramiler Yedi cüceler Uyuyan güzel İnanmaz başka masallara Ve büyüdükçe dar gelir ufuklar Gün gelir Yeşile boyarken nehirleri Kumsallardan mavi bakan çocuklar […]
UZLAŞMAK- Özgür Karakaya
” Uzlaşmaz iki sınıf: Zenginler ve yoksullar” ! Maksim Gorki Uzlaşmak, pozitif bir algı yaratan sözcük olmasına rağmen, dillerdeki en sevimsiz sözcüklerdendir. Söylerken de zoraki gülümsemeyi getirmektedir. Erdemmiş gibi de yansıtılmaktadır. Kapitalizme özgü olan bir kavramdır. Sistemin kendini kabul ettirmek için akıllara saldığı bir çimentodur uzlaşmak. Adeta güçsüzün, güçlünün potasında erimesi gibidir. Benliğin tüm katmanlarını […]
Günde iki defa doğruyu söyleyen yalan makinesi – Mücahit Kabaran
Kalıplaşmış cümleler ve tekrardan ibaret düşünceler arasında sıkışıp kaldım. Yeni şeyler türetmek istemiyorum. Farklı olayları farklı yollardan ele almaktansa, aynı konunun kabuk bağlayan yaralarını soymayı tercih ederim. Belki de bu yüzdendir takıntılı hallerim. Anlaşılmaya uğraşmayı bırakalı uzun zaman oluyor. Alnıma dahi yazsam ismimi, ismin ne diye defalarca soruluyor. Ya farklı alfabeleri kullanıyoruz, ya da farklı […]
Her Sabah – Murat Karakaş
Sabahın ilk ışıkları perdenin açık kalan kısmından içeri sızıyordu. İçeri sızan bu ışık hüzmesi bütün ihtimalleri hiçe sayarak yatagın başına gelip, sonrada aşağı doğru ilerleyip yastıga ulaşıyordu. İhtimallerin hiçe sayıldığı kısım bu değildi tabiki. Asıl ihtimalleri tuvalet kağıdından yapılmış bir duvar gibi hiçe sayıldığı yer ise, ışık hüzmesinin bu yastığa kafasını koymuş ve uyumakta olan […]
Bakış Açısı – GÜRSEL ÖZKIR
Gürsel, duygu ile mantığın birleşiminden doğan düşünceler gürlük kazanarak, fikirlerin sele dönüştüğü taşkın kişilik demektir. Taşkın, yani dolu dolu olmak; tabii, doluluğun içeriğinde oldukça meşakkat barındıran bir aşk olması gerekir. Aşk, efsunlu bakışlarda gizlenen gizemli busede saklı… İnsan asla hayal bile edemediği bir hayalin eşiğinde, işte aşk bu demektir. Aşksız dolu olunamayacağı gibi, doluluğu rahat […]
GİZLENEN GECEDE SESLER – BEGÜMHAN VARLIK
Odamda saklanan eskilerin sesi; tik takların arasından seçilmiş, gizli penceremin ardında bulunan kusursuz zamanı, duvarımdaki özenle yapılmış saate yönelik ayrıcalığını işliyordu. Kendine has bir görüntüsüyle antikanın ruhsal doğuşunu hissettiriyordu. Koyu kahve rengine sahip ahşap kaplamasıyla beraber ufak, puslu bir camı vardı. Karşısına geçtiğim an da , bana arkamda kalan duvarın üzerinde asılı duran mutsuz bir […]
Propaganda’nın Gücü – Özgür Karakaya
“En güçlü silah,zamanı gelmiş fikirdir”. Goethe Propaganda çok eskiden beri kullanılmakta olan bir yöntemdir.”Livy” gibi Roma imparatorluğu yazıları da Roma taraftarı propagandanın baş eserleri olarak kabul edilmektedir. Propaganda, fikir ve kanaatleri etkilemek amacıyla yapılan simgeler aracılığıyla da bireylerin ve grupların inançlarını ve tutumlarını ya da hareketlerini etkilemektedir. Kavramların içine gizlenerek yayılmaya çalışılmaktadır.”Sürü psikolojisine” de hitap […]
Son Yorumlar