Sayı 68 28
Gogol’un Hicivli Öyküsü “Burun” Üzerine – Günay Filiz
Metin, ‘’ Mart’ın 25’inde Petersburg’da çok tuhaf bir olay oldu.’’ cümlesi ile başlıyor. Bir metnin tarih ve mekan vererek başlaması biz okurlarda olayın yaşanmış olduğu hissini uyandırıyor. Dolayısıyla bu, anlatacağı olayın daha gerçekçi olmasını sağlıyor. Metinde dış gerçekliğe gönderme yapan verilere sıklıkla rastlıyoruz. Örneğin, metin bizi o gerçekliğe çekebilmek için 25 Mart Petersburg verilerini […]
Makamı Büyük Vedası Küçük Dünya – Seda Durgun
Otogarlardan çok hastanelerin, yollardan çok morgların veda makamı sayıldığı ve görüldüğü bir ütopyada yaşamak için bir dünya telaşına ayak uydurmuş gidiyoruz. Ama giderken yanımızda neleri, nasıl sürüklüyoruz her şeyden bir haber! Keza yaşamaktan bir haberken, geride bırakılanlardan ve bizimle sürüklenip gelenlerden nasıl haberimiz olacaktı… Günden güne yok oluyoruz ya bir şeylerin farkına vararak ya da […]
Öğrenmek Özgürlüktür – Necla Öngüç
En büyük emelimdir Daima öğrenen olmak En sevdiğim sıfattır Adımın önüne eklediğim öğrenci Benden sonrasına pek karışmak istemem ama Mezar taşıma öğrenci yazsınlar Vasiyetimdir. Öğrenmek için ne gerek? Merak. Merak insanın en temel dürtüsü Başka? Tutku. İnsanın merakının peşinden gidebilmesinin Yakıtı tutkuda saklı. En çok neyi merak ediyorsan En iyi onu öğrenirsin. Ve en iyi […]
Sensizlik – Agah Enes
Yorulduğum akşamüstlerinde Dinlendirdi yalnız beni senin soluğun Ve kucaklamalı yalnız senin kolların tüm coşkunluğuyla Sevgilim, beni ne her gün yürüdüğüm binlerce metreler Ne Şu şehrin bitmek bilmez uğultuları Ya da üzerimize çöken şu kasvet Beni ancak sensiz olan yalnızlığım yorar Sensizliğe dahil olan tüm ayrılıklar Ve adının geçtiği bir tümce, özenesi başka Tenler başka, bu bakış […]
Tertemiz Bir Aklın Gözyaşları – Kayhan Esen
Küçük yapraklar misali Dağıtılmıştı akıl çimenlere Dümdüz yatıyordu öylece iki seksen Ve bir gün doğruldu yerinden Her taraf dönmüştü kan gölüne Adil diyemem.. Neden herkes ruhuyla beraber yaşlanmak zorunda kalır ki zaten Evet yeniden o ruhtur beni çağıran Ve şimdi gitmeliyim Geri kalansız ve ağrısız sızısız Her tarafına çiçekler saçılmış dağdadır Belki de görünmeyeni görmenin […]
Ağaçlar – Philip Larkin (Çev.Neslihan Çelikkanat)
The Trees The trees are coming into leaf Like something almost being said; The recent buds relax and spread, Their greenness is a kind of grief. Is it that they are born again And we grow old? No, they die too, Their yearly trick of looking new Is written down in rings of grain. Yet […]
Sessiz Çığlık – Erdem Özçelik
Kapıdan girdiğinde ansızın karşılaşmıştı tokat ve yumruklarla. Yüzüne gözüne, birbiri ardı sıra inmişti hepsi. Aldığı her darbe canını yakıyor, ciddi yaralara neden oluyordu. Çok geçmeden de kendini yerde buldu. Oldukça kötüydü. Feci halde dayak yemiş, bütün suratı kan revan içinde kalmıştı. Dudakları patlamış, şakağı açılmıştı. Burnunun da kırılmış olma ihtimali vardı. Son bir gayretle bulunduğu […]
Aşk Dört Kişiliktir – Kaan Eminoğlu
“Aşk tek kişiliktir” diyen Yılmaz Odabaşı’na “ Aşk iki kişiliktir” diyen Ataol Behramoğlu’na “Aşk üç kişiliktir” diyen Altay Öktem’e Kıskanç, öfkeli, mutlu ve ümitsiz Aşk dört kişiliktir Bilmiyorsanız, hiç âşık olmamışsınız siz . Aşk dört kişiliktir Tenha bir jilet kadar isteksiz Bakışı sakar, saklanışı acemi Hem pasaportsuz hem kimliksiz Yakından tanıdım hepsini […]
Yaz Terennümü – Adnan Deniz
Kıyısında olmalıyım denizin, Sularına değmeli ayaklarım. Almalıyım karşıma güneşi Hadi söyle, Öyleyse, böyle. . Sessizce müzikler çalarken bardan, Soyunan bir kadın utanmalı. Suya girerken bir çocuk müphem, Tedirgin bir anne, ürpermiş olmalı Hadi söyle, Öyleyse, böyle. . İsmini yazmalıyım mavi sulara, Denizde yürüyüp gitmeliyim… Kazımalıyım kendimi hayata Yitip gitmemeliyim. Kışın üstüne şöyle bir yaz gelmeli […]
Ne Güzel İnsansın Sen Beyazıt Bey – Yüksel Akkuzugil
Beyazıt Bey, Yiğit’in ilk işe başladığı zamanki devlet memurluğu sürecindeki ilk amiri, ilk Daire Başkanı’ydı. Mülkiye’nin “Züppe eşrafından” yani Diplomasi şubesinden mezundu. Sosyal, girişken, neşeli ve hoşsohbet birisiydi. Hayatı pek çoklarına göre fazla ciddiye alınacak bir şey olarak görmüyor, gelip geçecek bir zaman olarak bakıyordu. Elinden geldiğince en iyi şekilde geçirmeye çalışıyordu kendisine tanınan bu […]
Zaman… Akıp Geçerken – Fırat Büyükcivelek
Çok sık söylediğimiz ya da çevremizden duyduğumuz sözlerden bazılarıdır: Zaman su gibi akıp geçiyor, pazartesi oldu bile, ilkbahar da geçti yaz oldu, çocuklarım ne ara bu kadar büyüdü? Bu yıl da geçti hiç bir şey anlamadım. Ya da zaman zaman kendimize soruyoruzdur: Ne ara bu kadar yaşlandım?Daha dün gibi 10 yıl öncesi… Bu çok doğal […]
Yeni Modernizm: Post-Modernizmin Eleştirisine Giriş – Ahmet Faruk Keçeli
GİRİŞ Ulus Baker (1998) videoya alınmış konuşmalarının birinde aklın kendi kendini eleştirmeye dizayn edilmemiş olduğunu söyler eski felsefe akımlarında. 20. yüzyılın post-modernizm için parlak zamanlarında ise, parlaklığının aklın kendini eleştirmesinden kaynaklı olduğunu görüyoruz. Öznelliğe dışsal eleştirinin oluşması için önce, o öznenin oluşması ve dışardakinin nesnel olarak kurgulanması gerekiyordu. Post-modernist düşünceye kadar bu yapıldı. Post-modernizm modernizm […]
Akdeniz Akıyor Marmara’ya – Cemal Karsavran
ses verdi Akdeniz.gece kuşları ötüşüyor başımda…yüreğim billur su gibi berraksevgiler doğuruyor şiir abartısı yok mavilerinşafağa düşen güneşlecam vazoda beyaz bir gülsevda kokularını sunuyor umutlar doğuruyor her yeni günzamanlı zamansızçoğalıyoruz karınca misaliyağıyoruz bereketli müptela akşamlar ikimizeözlemimiz yaz yangınıpaylaşımlar içtenlikliAkdeniz akıyor Marmara’ya
Son Yorumlar