E-DERGİ 9
Vicdan Yarası – Yüksel Akkuzugil
Berkant, gelir durumu orta halli, eskilerin tabiriyle orta şekerli bir ailenin Kolej’de burslu okuyan tek oğluydu. Lise son sınıfta ehliyetini almış, kendisinden yaş olarak bir yaş küçük ama aynı sınıfta okuyan arkadaşı Mevlüt’e direksiyon ve şoförlük dersi veriyordu. Şehirden biraz uzakta sakin köy yollarında talim yapıyorlardı. Yolda giderlerken Berkant’ın gözü yol üstündeki tek katlı okul […]
Kova Çağının Çanları – Özgür Polat
Heraklieatos’ u rüyamda görecek kadar çok seviyorum, şaka yapmıyorum bu gerçek.Panta rhei derken, atlara fısıldıyordu..Değişir her şey, akar nehir,Aynı kalmaz hiçbir rüya, yasa bu gerçek bu.Sular yükselip alçalıyor ve biz pek çok algı durumu içinde ayak seslerini duyuyoruz yeni bir zamanın.Kova Çağının gong sesleri duyuluyor nereye baksak.Astroloji ve sembolizmde ; devrim, deha, mucitlik, keşif ve […]
Laf Aramızda -Dilek İşcen Akışık
Sizce uzun bir süre birbirlerini görmeyen bazı insanlar karşılaştıklarında veya buluştuklarında, neden olumsuz ifadeler kullanmaya gerek duyarlar? “Kiloalmışsın.”, “Yazık, yalnız kaldın!”, “Paran çok galiba…”, “Yaa, eski evin daha güzeldi, bu evin kutu gibi.”, “Aa, sen çekingensin hatta ciddi anlamda içe dönüksün.”, “Ah zavallı az mı çektin… En güzel yılların uçtu gitti.” demek yerine, “Bu renk […]
Kuşlar Ekmek Kırıntılarını Sokrates’le Paylaşıyor – Özge Paksoy
Havadar bir mezarlıktan kuşlara ekmek atıyorum. Öyle bir çağdayız ki balık olsan unutamazsın. İspanyol bir oyun yazarının şiirsel protestosuna yakınlık duyuyorum. Kayıkların altındaki kedilere, her mevsim gövdesinde yeni izler doğuran ağaçlara. Sevimsiz birer gölge olan insanlara değil. Serseriliğin kendinden habersiz anarşisinde geceler gördüm. Dişi bir kurt gibi uluyarak aya baktım. Şarap ve tütünden kararmış dilimde […]
Sevgili Hocam – Berrin Yelkenbiçer
Gazetelerde okudum, televizyon haberlerinde izledim; bir üniversiteyi yönetmek üzere seçilmişsiniz. Gönülden kutlarım. Öğrencileriniz de üniversitenizin tüm akademisyen kadrosu da çok şanslı. Bu ve benzeri sözleri bu aralar çok duyuyorsunuzdur ama ben duymamış olabileceğiniz bir şey söyleyeceğim; bugüne kadar eğitim vermiş olduğunuz öğrencileriniz arasında en şanslısı benim! Nedenini merak edeceksiniz, hemen söyleyeyim; ben sizin sınavınızda kopya […]
Evdeki Misafir – Nil Saydan
Her kapı zili çaldığında irkiliyordu Selin. “Bu nasıl bir ses yahu, yok mu başka daha hafif çalanı?” “Yok” dedi Gülten kapıyı açarken, “işte yıllar önce takılmış, kaldı öyle.” Burada bu evde kalmazdı da işte seviyordu parayı, kıyamazdı otele vermeyi. Babasıyla küskünlük olmasa gider baba evinde kalırdı ama o ev, o küçük salon alt katta ki […]
Akşam Güneşi – A.Mehtap Sağocak
Ben Zeliha. On iki yıllık sınıf öğretmeniyim. Bu yıl ikinci sınıfları okutuyorum. Otuz öğrencim var. Ekim ayında bir pazar, bir veli toplantısı günü bugün. Öğrencilerimin anneleri, babaları benimle konuşup, çocuklarının durumunu öğrenmek üzere gelecekler. Sosyal ve ekonomik profilleri yüksek aileler genellikle. Hepsi kendine güvenen, bilinçli ve titiz ebeveynler. Çocuklarımın hepsini tanıyorum. Aile yapıları kadar, kişiliklerini, […]
Eşeğin Şehirlisi – Gülizar Tamer
Çenesinin altına kavuşturduğu çingen üslüğü dizlerine kadar iner, kısa boyuna uyumlu şalvarıyla çadırı andırırdı. Adımları toprağı incitmekten korkar gibiydi. Uluk Ayşe denilse de aslında tembel de değildi. Herkesin yaptığı işleri yaparak günlerini tamamlardı. Gezmeye pek gitmezdi o kadar. Bazlama yapacaktı. Sabah ezanıyla uyandı. Unu eleyip hamuru yoğurdu. Hamurun gelmesini beklerken, avluya indi. Kıyılarda, ağaç altlarında […]
Uçur Beni Gökyüzü – Hüseyin Yaşar
Ey gökyüzü Uçur götür beni aydınlığına Arınsın ruhum kirlerinden Ak bir kan aksın Donuk renkli damarlarma Yabancıdır herkes kendine Ben de yabancıyım herkes gibi kendime Şu gürültülü dünyada Para verir herkes yalana Süs, güç, gösteriş hırla Arınmak istiyorum kendimden Usandım bu akıl almaz dünya işlerinden Ey gökyüzü Uçur götür beni saflık ve ferahlık diyarına Hasretim […]
Su ya Su – Fırat Aslangiri
Kırk dereden su indi, Kapında divan durdu su sesleri, pencerende kuş pisliği! Kılı kırk yarıp, kırkın yarısının yedi fazlası ömrümde diz kapaklarında merhameti gördüm… Oysa bir yudum su nelere kadir… Suyun sıfatlarını kendime bâr eyleyip gerdanında kendimle denkleştim, Pervane gezip ensende soluklandım… Oysa şimdi suyun azizliğinden yoksun avuçlarım, yakama asılı yüzünle yosun tutuyor çatlaklarım. Gecenin […]
Boş Başlık – Sevda Akcasu
Hikâyeyi az çok biliyorsunuz. İlk olarak Âdem yaratılmış, keyfince yiyip içerken yanına eş birini istemiş. Tanrı’dan dilemiş ve henüz neresinden olduğu kesinleşmeyen Havva yaratılmış. Düşünün, Âdem kendisinden sıkılıp ‘ yeni ve kendisinden biraz farklı’ bir insan olsun istemiş. Bu benim şahsi yorumum. Şeytan bir sebepten kıskanmış adamı, Havva aracılığı ile dünyaya sürgüne yollanmış. Ceza yerine […]
Payidar – Reşide Değirmi
Ordaydım, bir cadılar meclisinde Ellerinde kırılmış kalemler Yüzlerinde lanetli bir gülüş Efsunlu sözcüklerle yazdılar kaderimi Ben ki o cadıların kalburunda elendim Esirin boşluğundan düştüm yeryüzüne Terzilerin iğneleriyle kutsandı bedenim O yüzden kırk yamalı, dediler Kulaklarımda kekeme ismim, Ruhumda bir yarım kalınmışlık De ki bana Payidar Alta düşen üstte kalandan kıymetli miydi?
Gri Defter – Melis B. Yüksel
Her ne şart ve durumda olursa olsun, insan kendini iyi hissetmesi için önce kendine iyi görünmesi gerekir. Saçlarım yok, kaşlarım dökülmüş, sokağa çıkarken maskeli olmak zorundayım. Bu da insanların garip bakışlarıyla karşılaşmama neden oluyor. Olsun diyorum. Ben bununla yaşamayı öğrendim ve kendiimden kaçmıyorum. Buna da şükrediyorum. Çünkü elimden bir tek bu geliyor. Günler, haftalar ve […]
Son Yorumlar