“Ne kadar çok bilgi o kadar düşük ego, Ne kadar az bilgi o kadar yüksek ego”.Albert Einstein.
Ego, sözlüğümüzde şu anlama gelmektedir:İsim, felsefe Ben; Latince bir kelime olan Ego, ben, benlik, kendilik demektir. Üç harfin içine sığabilen bir dünyadır.İnsanı duvar gibi kuşattır. Samimi olmasına izin vermek istemez ve sahteliğini devam ettirmesini ister.
Bizi diğer insanlardan ayıran settir.Şişmeye müsait balon gibidir. Trajik durumlara da düşürür. Kendini bilmek,kendinin farkında olmak” gibi meziyetlerle bir ilgisi bulunmamaktadır. Sahip oldukları eksiklerle yüzleşip onları tamamlamak yerine, bunları örtbas etmektedir.
Egonun kendini nesnelerle tanımlama çabası, kişinin onlara bağlanmasına, nesnelere takıntılı olmasına neden olmaktadır. Bu da bir tüketim toplumunu ve tek ilerleme ölçütünün hep daha fazlası olduğu ekonomi yapıları yaratmaktadır. Ego, kendini sahip olmakla tanımlar ama bir şeye sahip olmaktan duyduğu haz oldukça sığ ve kısa ömürlü olmaktadır. İçinde derinden yerleşmiş tatminsizlik, tamamlanmamışlık, yetersizlik bulunmaktadır.
Bir buzdağı gibidir ego. İnsanların, kendi başarısızlıklarını başkalarına ihale etmesini getirmektedir.İnsanın kendisini geliştirmesine engel de olmaktadır. Yapıcı eleştiriye, tahamülsüzlüğe haksızlığını kabul etmeye gönülsüzdür ego.
Kendinden başka herkesi eleştirmeyi ve dalga geçmeyi sunmaktadır.Kendini evrenin merkezi gösterir.Fikir,hoşgörü,empati gibi kavramlar geri plana düşmektedir. Eşitsizliği, rekabeti de içine almaktadır.Günümüzdeki konuşma dilinde ego kendini çok önemsemekle birlikte diğer insanları küçümsemedir.
Ego kendinden vazgeçmemeyi getirir. Sigmund Freud’a göre;”şahlanmış bir at üzerindeki şovalye gibidir”. Ego sadece mutsuzluk,acı,kavga,hayal kırıklığını getirir.İnsan küçüldükçe büyüyerek, insanı daha da küçültür. İyileştirici yanı yoktur. Bencilliyet duygusuyla yakınlığı bulunur.
Kendi istek ve arzularına göre hareket etmek üstünlük kurmayı içine alır… “Herkes benim zeki olduğumu bilir”,”Bu işte profesyonel olduğum doğrudur vs. Sevilmeme nedeni olmaktadır.Kontrol altında tutamamak ve yüksek egolu olmak sıkıntılı bir durumdur. Mutsuzluğa sebep olmaktadır. Kendi doğrularını kabul etmeyi getirir.
Yıpratıcıdır ve yalnızlaştırmaktadır. İnsan egosuyla ne kadar özdeşleşirse kendisinden uzaklaşmaktadır.Yunus Emre’nin ‘bir ben vardır bende benden iceri’ derken, buradaki ben egosuz beni anlatmaktadır. Egoyla kendilerini yukarda görenler, kendilerini avutmaktadırlar.
Kişinin kendisiyle ilgili bir takım özellikleri anlatarak övgü beklemesini getirir.Kraldan çok kralcı kesilmedir. Dünyanın hep kendi eksenleri etrafında dönmesi üzerine odaklar. Kişiyiyi gerçek ve mantıktan uzaklaştırmaktadır.Uzmanlar da , egosu yüksek olan bireylerde özgüven sorunu olduğunu dile getirmektedirler.
Aslında, ego sizden üstünüm , basit biri değilim, beni küçümsemeyin psikolojisinden kaynaklanmaktadır. Ego kişide, eziklenme korkusundan doğar.Kişi, başarısız, beceriksiz olmadığını ispatlama çabasındadır. Bu sebepten ötürü kendinden bahsederek sürekli, iyi taraflarını dile getirmesi yanı sıra kötü yanlarını da iyi bir işmiş gibi yücelterek anlatmaktadır. Kendini devamlı öne çıkartmak da yer alır.
Ego, kendine saygı ve sevgi duymak değildir, kendini üstün görmek duygusudur.Egosu yüksek olan bireylerde, “Ben en güzelim, benim dediğim olur, kimseden özür dilemem, kimse bana akıl veremez, benim mutluluğum her şeyden önce gelir”.vb dile getirilir.
Diğerlerini hiçe saymadır. O sadece kendisi için almayı sevmektedir ve arzulamaktadır.Kır.dök,incit ondan gelir. Öfke, kin, kıskançlık, korku,”Ego ya aittir. Her şeyi sahiplenerek kontrol etmek isteyen ve güvenmemeyi getirir. Ego sahip olmayı istemekten çok daha fazlasını istemedir.
Aziz Nesin de basına verdiği demeçte: Nesin soyadını alırken kendime getirsin diye aldığını söylemişti. Sen nesin diyerek kendisine kontrol uygulamıştır. Ego buzdağımıza benzer demiştik! O halde eritilmelidir. Derin sevgiyle okyanusun parçası hale gelinmeli. Eğitmemiz ve evcilleştirmemiz gereken benliğimizdir.
Egoyu kontrol etmenin ilk adımı yalınlık ve gösterişsizliktir.Egoyu kontrol etmek için ”ben” kelimesini olabildiğince aza indirmelidir. Yaptıklarımızı kendi çıkarımız için değil, topluma faydası olduğu için yapılmalıdır. Diğer insanların sizden farklı olmadığını göz önünde bulundurarak, ona göre davranılmalıdır.
Özgüven ve özsaygıyı da içine alarak insanların eşitliğine önem verilmelidir.Sağlıklı bir ego için kıyaslanmalardan,kıskançlıklardan uzak durulmalıdır. Negatif olaylardan etkilenmemeye yoğunlaşarak,kendimizi her şeyi bilen biri olarak görmek yerine öğrenci olarak düşünmelidir. Sürekli olarak yeni bilgiler öğrenmeye çalışılmalıdır. Çalışma ortamında ortak amaçlarda buluşmalıdır.
Hiç kimse vazgeçilmez değildir, önemli olan kim olduğumuzu nereden geldiğimizi ve nereye gitmek istediğimizi bilmektir.Karşılıksızca sevebilmek ve iyilik yapabilmektir. Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar bilge olmaktır. “Yönetilebilen” ego da yaşama dinamizmi getirecektir.
Özgür Karakaya
Bir cevap yazın