Anlat bana!
Kaç hokka mürekkep bitirdin,
Gözbebeklerinin içindeki o koca defteri yazarken?
Kaç divit feda ettin onca harf için?
Ve kaç heceyi bir araya getirdin,
Benden bu şehri ayırmak için?
Başlattığın bu kavgada ihtilal yapman bile
Yetmedi değil mi?
Ben aslında seni sevmiştim,
Çünkü gamzelerin vardı.
Ve yeşil renkli gözlerin,
Bir de mor düğmeli gömleğin.
Yıldızlı saçlarına kelimeler yetmez.
Ya o yürüyüşün,
Asil bir kedi gibi kıvrıla kıvrıla yanıma sokuluşun.
Ve daha fazlası vardı sende,
Hepsini yazamam ki buraya.
Yoksa; “Edepsiz alçak” derler bana.
Dudakların kız kulesi kadar mütevazi ve çekici,
Ellerin Beyoğlu gibi değerliydi benim için.
Çünkü sen ellerimi tutunca,
Ekimde üşüyen sokak çocuğu misali ruhum ısınırdı.
Göz kapaklarım, köşeyi dönmüş esnaf edasıyla açılırdı.
Ve kedilerle köpekler arasında barış imzalanırdı.
Artık hepsi boş.
Çünkü köşeyi dönen esnaf iflas etti.
Kedi ve köpeklerse bütün dünyada savaş ilan etti,
Ve hala Ekimde sokak çocukları üşüyor.
Bir cevap yazın