Güneşi erken gören toprağın çocuğuyum ben. Sabahın ışığını karanlık ve bir o kadar acı ve kan kokan mağaralarına girdirmeye çalışanların komşusuyum. Güneş ufuktan suretini göstermeye başladı mı silah sesleri de susar, korkunç siyahlık yok oluverir. Bu yüzdendir ki güneş bizimdi. Karanlık ve ölüm kokan mağaralara hapsolmuş bizlerin. Güneş adil, Güneş karanlığın düşmanı.
Hayat ise her zaman en kötüsünü yaşatmak zorundaymış gibi, Adalet simgem, ışığım, güneşim, ya kara bulutlarda ya da siyah yoklukta kaçıyordu benden. Sevincim sineme dolmadan Sahile oturup kitap okuma hayalinin zevkine eriştirmeden o sevinci, siyah yokluk alıyordu onu benden.
İsterdim sonsuzluğum, ruhum onun olsun. O var olsun siyah yoklukta da, kara bulutta da. O var olsun ben hiç. O öyle bir var olsun ki O öyle bir aydınlatsın ki siyah yokluğu yensin. Hiçbir çocuğun karşısına öcü çıkaracak siyah yokluk kalmasın. Yok olsun ki siyah yokluk çıkmasın oradan öcüler. Çocuklar korkmasın isterdim.
İsterdim ki güneşim âşık olduğum, ışığım aydınlatsın sokakları. Özgür yürüyeyim Sokağın bir ucundan diğer sonuna. Öyle bir aydınlatsın ki esrarlı ışığım, sade ateş olup eritsin silahları. Birer enstrüman çıkarsın onlardan. Davul olsunlar mesela ya da piyano. Notasına, makamına uymadan, kendimce uydurduğum kurallarla çaldığım enstrümanlar. Hem belki notasız müziğim eğlendirir çocukları. Ağlamazlar. Belki masumca dalga geçerler, ama ağlamayacaklardı ya hani benle, sokağın bir ucundan diğer sonuna özgürce yürüyemeyen benle varsın dalga geçilsin. Güneşim, adalet simgem, ışığım yani, sade esrarlı bir ateş olup eritse silahları patlayacak bombada kalmazdı ki. O zaman çocuklar ağlamazdı. Sazlar, cümbüşler, piyanolar patlamaz ki.
Uyanıp uyumam arasında ki kısacık zaman, siyah yokluğun yanında hiç kalan zamanda ise buydu hep amacım. Varım ve yoğum.
Güneşime yalvarıp ısınmasını bilinmez, esrarlı bir güçle ısınıp ısınıp eritmesini dilerdim. İçinde kimin yattığını bilmediğim, bulutlara kardeş olmuş, Dağın zirvesindeki türbeye gittiğimde, ben o meşe ağacına dilek bezini her bağladığımda fısıldardım bu dileği.
Isın adalet simgem, güneşim, siyah yokluğun sonsuz düşmanı, Öyle bir ısın ki her silahı her bombayı eritip birer enstrüman yap. Yap ki çocuklar korkmasın silah ve bomba sesinden. Yap ki çocukları gülümsetmek için makamsız, notasız sesler çıkardığım bir sürü oyuncağım olsun. Çünkü baharı müjdeleyen kardelen gibi çocuklar hep gülmeliler.
Bir cevap yazın