Yağmur yağıyordu. Yine ıslak hüzün akıyordu kaldırımlardan, yağmuru severim. Yağmurlu günlerde duygularım depreşir toprak kokarım. İlham gelir ruhuma, hüzünlü mısralar dolaşır içimde, kulağımda bir türkü mırıldanırım, hüznümü ilmik ilmik işlerim. Ufukta yepyeni bir hayat düşlerim…
Sımsıkı tuttum ellerini; soğuk geldi elleri elime, ama ellerim sıcaktı ikimizi de ısıtacaktı. Gözlerine baktım. Gözlerinde umut; ruhunda isyan dolaşır. Seviyorum lan ben isyanı. İnsanda biraz isyan olmalı. Yoksa ne farkımız kalır inekten, koyundan biz koyun değiliz. İnsanız biz insan. Düşünürüz, sorgularız umursarız yargılarız…
Asiydi; ilk defa çıkıyordum asi bir kızla, (aşık oluyorum galiba) kısa siyah saçları devrimi çağırır, direnci suskun bıçak, sesi içime işler, pimi çekilmiş bomba gibi yüreği vardı. Tutmasam patlayacaktı…
Denize özenirdi. Sırtında yeşil parka, ayağında uzun bot, yüzünde acı gülümseme omzunda ağır yük ”Düşün derdim gülüm, memleket bizden büyük“ Hayır derdi kızarak. Devrimler küçük başlar. Bilinç büyütür, birlik yenilmez kılar, cesaret tarihe damgalar…
Saman alevi gibiydi. Duygudan duyguya atlardı. Hayallerini anlatırdı. anlatıkça coşardı. bir gülerdi bir ağlardı. Asla vazgeçmezdi umutları vardı. O kızınca susardım. Benden kopmasından korkardım. Ah mümkün olsa ona ütopyasını avucumda sunardım. Ama hayat acımasızdı. Kıtlık boydan aşmış, sefalet diz boyu, duvarlar üstüme gelir, pencereler tedirgin, insanlar korkak, yaşamak ağır, analar ağlar, büyüdüğüm sokaklar tutulmuş, barikatlar dizilmiş, mevziler kazılmış, umutlar törpülenmiş eller tetikte, ölüm pusu kurmuş, işkence avluda bekler, acılar tarif edilmez, ülkem kan içinde, eylül darbesi bu bir daha yaşanmaz. Hiçbir faşist darbe ıslak eylüle yakışmaz…
Eylül aşk ayıdır. İçimde ılık bir sıcaklık yüreğimde bir yara, hiçbir darbe vuramaz hayalimizi biz tarihe sığındık tarih bizi yargılar. Seviyorum eylül seni gerisi yalan. yazsın bütün kitaplar aşkımızı. işte geriye kalan… (Serdal göçmen)
Bir cevap yazın