Fareler ve İnsanlar, John Steinbeck’ in sarsıcı ve en önemli romanlarından biri olup;
modern dünya edebiyatı içinde güçlü bir yere sahiptir. Gerçekçi bir yazar olan Steinbeck,
burada Amerikan Toplumu’nda geçen yüzyılın başında kırsal kesimde, çiftliklerdeki çalışma
hayatını çalışan emekçilerin gözüyle yansıtmış, onların duygu ve düşüncelerini, yaşam
biçimlerini, hayal ve özlemlerini anlatmıştır. Eserinde, ekmek parası için mücadele eden,
bu uğurda her türlü zorluğa göğüs geren insanların yaşam mücadelesi anlatılır. Ayrıca
eserinde A.B.D.’de siyahlara yönelik ırkçılığın doğurduğu olumsuz sonuçları ve siyahlar
üzerindeki etkisini de ortaya koymuştur. Bunun dışında bu yapıt; kişilikleri birbirinden farklı
iki insan arasındaki güçlü dostluğu ve dayanışmayı ve buna dayanan arkadaşlığı da ortaya
koymaktadır. Yapıt, bu özellikleriyle Panait İstrati’ nin Arkadaş ve Sokak Kızı Nerrantsula adlı
eserlerini de anımsatmaktadır.
Roman, zeki ve arkadaşına bağlı George Milton ve onun çok kuvvetli, ama akli dengesi
bozuk arkadaşı Lennie Small’ ın çiftliklerde çalışmak için doğada yürüyüp dinlenmeleri,
birbirleriyle konuşmalarıyla ve doğanın ve doğadaki yaşamın tasviriyle başlıyor. George bir
yandan yardıma muhtaç akli dengesi bozuk arkadaşı Lennie’ yi koruyup, kollamakta; öte
yandan farkında olmadan, bazen bilerek onu ezmekte ve kalbini kırmaktadır. Daha sonra ise
bu davranışından büyük bir üzüntü duymakta ve ona karşı olan arkadaşlığını sürdürmekte
kararlı olduğunu göstermeye çalışmaktadır. Lennie ise ondan çok daha güçlü, kuvvetli
olmasına rağmen, George’ u kendisini koruyan bir veli (anne-baba) gibi görmekte, bir yandan
ona kızarken; diğer yandan onun söylediklerini yerine getirmekte ve çoğu zaman ondan bir
çocuk gibi korkmaktadır. Çünkü yaşamını rahatça sürdürebilmek ve hayatta yalnız kalmamak
için ona ihtiyaç duymaktadır. İkili arasında arkadaşlık, dayanışma ve çatışmaya dayalı zaman
zaman da gerilimli bu ilişki romanın sonuna kadar sürüp gitmektedir. Bu ilişki, kimi zaman bir
ailedeki ebeveynlerle, çocukları arasındaki ilişkiyi hatırlatmaktadır.
Uzun süren bir yürüyüşten sonra romanın bu en önemli iki kahramanı bir çiftliğe
ulaşmayı başarırlar. Amaçları burada çalışıp para biriktirmek, daha sonra biriken paralarını
başka yerlerde de çalışıp arttırarak kendilerine bir toprak alıp, orada çiftçilik yaparak
kendileri için çalışmaktır. Böylece başkalarına hizmet etmekten kurtulacaklardır. Bu, aslında
sadece onların değil; birçok tarım emekçisinin de hayalidir. Çiftliğe geldiklerinde kısa bacaklı,
mağrur ve emekçilere karşı kaba ve çıkarcı olan, paradan ve mülkünden başka bir şey
düşünmeyen ve çiftliğinde çalışan emekçileri bir eşya gibi görüp kullanan, bu özellikleriyle
de yer yer Gogol’ ün Ölü Canlar adlı romanındaki kimi zenginleri anımsatan çiftlik sahibiyle
anlaştıktan sonra çiftlikte çalışmaya başlarlar. Çiftlikte çalışırken, kendileri gibi geleceğe
dönük hayaller kuran; ancak bu hayallerini gerçekleştiremedikleri için umutları azalan tarım
emekçileriyle de karşılaşırlar. Bu arada tıpkı günümüzde ülkemizdeki iş kazalarında olduğu
gibi, çalışırken yaralanıp sakat kalan ve bir elini kaybeden Candy ‘i, çiftlikte arabaların ve
atların bakımını yapan arabacı Slim’i, Carlson’u tanırlar. Çiftlikte tanıdıkları bu insanlarla
George sık sık iskambil oynayıp vakit geçirir ve Lennie’ de onları izlemekle yetinir. Ancak bu
sırada çiftlik sahibinin şımarık, küstah ve zorba oğlu Curley ve onun gözü sürekli dışarıda
olan, kocasıyla parası ve çıkarı için evlenen çekici eşiyle de karşılaşırlar. Curley, kendi gücünü
başkalarını ezerek gidermeye çalışan ve bokstan başka bir işle fazla ilgilenmeyen bir asalaktır.
Babasının zenginliğine ve servetine güvenmektedir. Çiftlikteki işçilerle karşılaştığında
onlara tepeden bakmakta ve kavga için bahane aramaktadır. Eşi ise çiftlikteki işçilerle
gizli ve tehlikeli ilişkiler kurup; Curley gibi onları da kullanmaya çalışan çıkarcı bir kadındır.
Çiftlikte siyah bir seyis olan Crooks ise siyah olduğu için beyazların arasına alınmayan,
onlardan ayrı kalmak zorunda kalan, bu yüzden de odasına beyazları sokmayan biridir. Bu
durum, Amerikan Toplumu’ndaki geçen yüzyılın başındaki ırk ayrımcılığını ve bunun acı
sonuçlarını ortaya koymakta, bu ayrımcılığın her iki tarafta da güçlü önyargıların oluşmasına
yol açtığını göstermektedir. Nitekim Crooks, sadece Lennie’ nin samimiyetine güvendiği
için beyaz olmasına rağmen onu odasına alır. Bunun yanında Crooks, içlerinde en gerçekçi
olanlarıdır. Çünkü çiftlikteki emekçilerin çalışarak para biriktiremeyeceklerini ve hayallerini
gerçekleştiremeyeceklerini düşünmektedir.
Çiftlikte günler bu şekilde geçerken, günün birinde Curley’ in Lennie’ ye sataşıp
saldırması sonucu Lennie, ondan yediği yumruklara rağmen onun elini kuvvetlice sıkıp,
birçok yerinden kırdı. Bu olay üzerine Curley hastaneye gitti ve olayın duyulmaması için
kendisine yapılan tavsiyeye uyarak elini makineye kaptırdığını söyledi ve bir daha da Lennie’
nin karşısına çıkmadı. Ancak daha sonra da Curley’ in karısı Lennie’ yi ziyaret etti. Hayvanları
çok seven Lennie, bu sırada sık sık sevdiği bir köpek yavrusunu severken öldürmüş ve Curley’
in karısı tarafından suçüstü yakalanmıştı. Curley’ in karısı ise bu durumla ilgilenmeyip Lennie
yaklaştı ve onun kendisiyle ilgilenmemesi üzerine ona tepki göstermeye başladı. Bir süre
sonra Lennie, Curley’ in karısıyla köpek yavrusuyla ilgilendiği gibi ilgilenip onun saçlarını
okşamaya başlayarak, saçlarından tuttu ve kızın bağırmalarına aldırmayıp onun boynunu
kırarak ölümüne sebeb oldu. Bu olaydan sonra Lennie çiftlikten kaçarken, Curley’ e eşinin
öldürüldüğü söylendi. Curley, George ve diğer çiftlik çalışanlarını da yanına alarak öldürmek
için Lennie’ nin peşine düştü. Sonunda Lennie’ yi saklandığı yerde bulan en güvendiği
arkadaşı George onu başkasının tabancasıyla vurarak öldürdü. Çünkü kendini buna mecbur
hissetti. Ancak daha sonra büyük bir pişmanlık ve acı duyarak Arabacı Slim’ le oradan
uzaklaştı. Bir süre sonra ikisi de gözden kayboldular. Böylece romanın sonu açık bitti. Bundan
sonra George’nin ne yaptığı okuyucunun hayaline kalmıştır.
Sonuç olarak bu roman bir yandan; Amerikan Toplumu’nda büyük toprak sahiplerinin
tarım emekçileri üzerindeki baskı ve sömürüsünü, sömürüye dayalı bir düzenin emekçiler
üzerindeki olumsuz etkisini ortaya koyarken; diğer yandan da yabancılaşmaya neden olan
tüm olumsuz şartlara rağmen, iki insan arasında yaşanan ve onları gerçekten insanileştiren,
sevgi, güven ve dayanışmaya dayalı en temiz ve en güçlü ilişkiyi ortaya koymaktadır.
Fareler ve İnsanlar Yazarı: John Steinbeck
Çeviren: Ayşe Ece
Sel Yayıncılık Birinci Baskı: Eylül 2012
Bir cevap yazın