Tam olarak nasıl rastlaşmıştık acaba hiç fark etmeden geçip giden zamanlarda…
Mesela sen bir otobüs camından dalıp giderken uzaklara, ben gözüm saatte, hangi durakta nereye sefer bekliyordum acaba.
Her gün gittiğimiz çay bahçesin de; sen kaptırmış kendini yazılarını yazarken, ben kim bilir hangi kitabın içine saklamış başımı, hülyalara dalmıştım acaba?
Hiç aynı sahilin aynı göğüne bakıp, karnını doyurmuş muyduk kuşların,
Eş zamanlarda ama farklı kişilere benzer mutluluklar yaşatmış mıydık örneğin,
Ben bir çocuğun gülüşünü izlerken, sende baharın sevincine ortak olmuş muydun acep.
Peki, ben karanlığı çekmiş üstüme unutmaya çalışırken acıları sen neyin savaşını veriyordun aynı gecede.
Yazgımız almış kalemi eline beklerken, nasıl bir dönemeçte ayrılmıştı yollarımız.
Gerçekten aşk tesadüfleri sever miydi sence de?
Kader sahiden bütün geç kalmaları affeder miydi bir gün.
Yeniden bir şans tanır mıydı tuzla buz olmuş kalplere.
Bir gönül kaç sevgi barındırabilirdi bir bedende.
İnsan unutup geçmişi, baştan başlamayı başarabilir miydi bu evrende.
Çok benzer alışılanlıklarımız olmuş muydu, düşünmeden edemiyor zihin.
Aynı kitabın aynı sayfalarında ağlamış mıydık?
Ya da izlediğimiz bir filmin en güzel yerinde gülümsemiş miydik birbirimizden habersizce.
Sen de yemeğin üstüne çay içer miydin, hiç ara vermeden
Heyecanlanınca susar kalır mıydın öylece,
Canın sıkılınca içine kapanır mıydın kimsesizce.
Ne tuhaf demi bunları düşünüyor olmam…
Nasıl geçip gittiysen hiç habersiz geçip giden zamanda, şimdi de öylece geç git usulce yanımdan.
Bilmez misin yoksa?
Hayat geç kalanları hiç affetmez.
Bir cevap yazın