Raksediyorlar gönüllerince
Emeksiz edindiğim düşler
Dolunayın teri yakamozlar
Aslında onlarda benim gibi
Kalabalıkta bile yalnızlar
Dağlar bırakmıyorlar güneşi
İstemiyorlar sabahı
Ayıpları görünmesin diye
Ayıp bu yaptıkları
Rüzgâr koşuşturuyor nefes nefese
Çok önemsiyor yaptığı işi
Oysa biliyorum ki tek yaptığı
Mahrem fısıltıların hamallığı
Bir yıldız boğuluyor kendi sessizliğinde
O kadar çoklar ki
Öldüğünü farketmeyecekler bile diğerleri
Gölgeleri bile yutuyor
Yaşlı baykuşun gözleri
Hazırlanıyorlar Cırcır böcekleri
Birazdan başlayacak
sanat için sanat bir senfoni
Fener alayındalar yine
Ateşböcekleri
Çetrefilli bir gülümseme
Çorak dudaklardan sarkan
Ölü doğan bir dua
İsteksiz bir tövbenin vebali
Bir mazlum çocuğun gözyaşı düştü düşecek yere
Yerdekilerin ruhu duymasa da
Kıyamet kopacak gökkubbede
Bir kadın taşıyacak düşmanının piçini
Mezar taşından okşayacak eşini
Bombalardan bebekler yapan bukleli küçük kızlar
Medcezirindeler gülmeyle ağlamanın
Ama keyfi yerinde godomanın
Kapısı zor kapanıyor yeni aldığı kasanın
Duyulmayınca bomba sesleri
Kadehlerin eşliğinde sevda türküleri
Gözyaşları engellemiyor gülücükleri
Ee dünya hali!
Ve bunca hengâmede
Sen o kadar yoksun ki
Gökyüzü bile tanımıyor seni.
Duyduğum gün hasretimizin salâsını gökkubbede
Gözlerim yine seni arayacak bu hengâmede
Bir cevap yazın