Thomas Bernhar‘ın seksenli yıllarda gazetelerde yayımlanan dört kısa öyküsü ,ölümünden sonra kitaplaştırılmış..Öykülerin yazım tarihi Bernhard ın yazım sürecinin daha erken dönemine mi denk geliyor ,yazarın kendine has bildiğimiz üslubu anlatısı ve dili açısından zayıf gibi ,illa da kitaplaştırmak gerekir miymiş bilmiyorum
“latin amerika da çok moda oldu bunu da itici buluyorum bütün Avrupa oraya gidip sosyal ve sosyalist yardımseverlik kisvesine bürünüyor aslında bu bir tür tiksindirici Hristiyan sosyal Avrupa işgüzarlığı
……
işte ben de Afrika ve Latin Amerika’dakilere yardım etmek isteme düşkünlüğümden çoktan vazgeçip tamamen kendi içime çekildim. asırlardır yalan dolanla dolu dünyamızda insanlara olduğu gibi dünyaya da yardım etmenin yolu yok çünkü ikisi de baştan aşağı yalan dolan…”
Avrupa ya Avusturya ya anasına babasına verip veriştirmiş:))
Thomas Bernhard’ın yaşarken kitaplaştığını göremediği, seksenli yılların başında gazetelerde yayımlanan dört kısa öyküsü, yazarın isteğine bağlı kalarak,
GOETHE ÖLEYAZIYOR’da ilk kez bir araya geliyor.Tıpkı romanlarında ve anlatılarında olduğu gibi, bu dört öyküde de Bernhard, ana izlekleri olan yalnızlık, anne babaya duyulan nefret, “dünyanın en çirkin ve gülünç ülkesi” Avusturya ile sevgi-nefret ilişkisini aynı dirençle işliyor, trajik anlar ve komik durumları ustalıklı bir ironiyle açığa çıkarıyor.
GOETHE ÖLEYAZIYOR, kuşku felsefesine duyduğu derin merakla “kara hikâye” anlatıcılığını birleştiren, acı alay ustası Bernhard’ın nahoş ve çıplak gerçeklerin çelişkileriyle ördüğü yapıtının mikrokozmosu.Ağırlık merkezinde “direnmenin ironisi”nin yer aldığı bu dört öykünün her biri, bütün Thomas Bernhard evrenini içinde taşıyan bir hücre çekirdeği.Bu dört öykü de, Thomas Bernhard’ın hikâye anlatma arzusunu, direnmekle bile ilintili olsa, bedensel bir haz olarak aktarıyor.
Deutschlandfunk Bernhard çağdaş Avrupa yazınının ustalarından… Kafka’nın ve Canetti’nin duyarlığı ardından onunkisi modern edebiyatta en keskin, örnek niteliğinde imgeler ve jestlere en hâkim olanlardan biri.
George Steiner
Hep iyileşmek istemiştik, artık iyileşmenin beklenemeyeceği, çünkü artık imkânsız olmuş olacağı noktada. Hep kurtulup çıkmak istemiştik, kurtulup çıkılamayacak noktada.
Thomas Bernhard
Bir cevap yazın