Nasıl hüzün tutmaz yüreğin taş mısın?
Bak deli rüzgarlar kırmış bahar dallarını deli deli sallanıyor çiçeksiz kuşsuz bir ağaç.
Halbuki dalları yaprakları olmalıydı, hadi olmadı ilk baharda çiçek açmalıydı, o da olmadı güzün yosun tutmuş gövdesi kuzeyi göstermeli değilmiydi? Yönünü kaybetmiş bir ağaçtan ne istediniz!
Bak göyüzüne ne kadar karanlık!
Şimşeksi gürültünüzden yıldırdınız onu.
Alkış tutuyorsun bir de, yapma!
Kuşların kalpleri kara bulutlara inat durmadan atardı, durmadan kanat çırpardı deli mavilikleri düşleyerek… Eninde sonunda koyulurdu mavilikler… Koyu mavilikler yola koyulurdu bir bir… Kuşlar için … Kuşlar da belki çocukar tebessüm etsin diye çizgi karakterli maskelerinin ardından …
Kuşların kalpleri durmadan az önce,
hiç durmadan alkış kopardığınız deli kıyametini lanetlediği bu kentin artık hiç bir yönü kuzeye bakmıyor inanır mısın!
Ölü kalpler mezarlığı ortalık…
Hayati telaşları yılgın, yönü yönergesi kayıp bu kentin…
Sis, duman, temkinli ve sağır…
Neden sarardı sağır yeryüzü düşündün mü bunu?
Hiç akletmez misiniz?
Hiç düşünmez misiniz?
Hiç hissetmez misiniz?
En azından yosun kaplı taşlar hüzün tutmalı değil miydi? Neresi kuzey şimdi?
Benim yaptığım matematiğin neresi yanlış?
Kuzeyi bulabilirsem şayet dua edip hislerimi hesaplayabilir miyim Allahım. Akletmek istiyorum…
Neresi yanlış benim hesabimin?
Kalpler taş bile olsa yosun tuttuğu kadar hüzün de tutmalı değil miydi?
Duman duman bir kuş süzülmeli değil miydi şimdi suanda tam üstümde pıt pıt atan kalbiyle bir kuş hesaplarıma göre?
Benim yönümün neresi yanlış?
Hani akletmeyenler hissedemezdi de aynı zamanda?
Ben hüznümü hangi yosunlu taşta unuttum?
Akletmediğim neresi kaldı Allah’ım?
Bir cevap yazın