Sonbahar güneşinin yıpranmış ışıkları küçük, camı kirli pencerenin parmaklıklarıyla
mücadele ederek içeri geçip, adamın gözlerini kapatıyordu. Akciğerlerinden çıkan sigara
dumanı, odadaki güneş ışığı arasında dolaşıp tavana doğru gidiyordu. Eskiden odanın
karşısındaki koridordan gelen seslere kulaklarını kapatmak istiyordu ama şimdi alışmıştı.
-Kesin bu işi yapacağım. İnsanda hiç şeref olmaz mı kardeşim?
-Bir dakika dur ya.Sen gereken şeyi yaptın. Eğer devam edersen bundan derin tuzağa
düşersin dikkat et.
-Hadi gidelim ben üşüdüm
Başka konuşma sesi giderek yükseldi
-Allah belanı versin neden böyle saçmaladın? Salak mısın?
Kahkaha sesi yükseldi, sonra birisi gülmesini zorla keserek devam etti:
-Evet sen banyodayken elbiselerini ben aldım. Oradan nasıl çıktın? Bir daha elbiselerini
dışarıda bırakmazsın zannediyorum.
Yine kahkahalar yükseldi.
-Vallahi seni geberterim.Grup gürültüyle oda kapısından uzaklaştı.Adamın kulakları yeni ses
bulmak için can atıyordu sanki. Biraz sakinlikten sonra, nihayet yeni konuşmayı buldu.
-Abicim parmaklarını çok hızlı, ama dikkatle çalıştırmalısın. Piyano çalanlar var ya öyle.
-Arkadaşı gür bir sesle böyle karşılık verdi: Gerçekten zor iş. Kaç yıldır bu iştesin?
-8 yıldan fazla oluyor.
-Maşaallah
Yine sakinlik oldu
Çoğu zaman ilginç olayları anlatanlar, nedense koridordan çok hızlı geçiyorlardı.Adam bazen
kapıyı açıp onları uyarmak istiyordu:Neden bu kadar hızlı geçiyorsunuz? Çabuk buraya gelin
ve olayı yeniden anlatın.Karşısındaki aynaya bakarak hemen düşündüklerinin farkına
vardı.Parmaklarıyla saçlarını okşamaya başlamıştı ki kapı çalındı.
Adam: Buyurun
-Merhaba doktor bey
Adam: Merhaba sen yine mi hastalandın?
-Evet doktorum oğlumu görmek istiyorum. Ama iznim sizin kaleminizin ucundan geçiyor.
Sayfa 2/2
Kerim profesyonel, belki de doğuştan hırsız olmasına rağmen ailesini özellikle de oğlunu çok
seviyordu.Arkadaşlarının söylediği gibi, hatta kendi cebinden bile bir şeyler
çalıyordu.Hapishaneden izin almak için en az ayda bir kere doktorun odasına
geliyordu.Bundan dolayı arkadaş gibi olmuşlardı.Ama doktor çoğu zaman izin vermiyordu.
Adam: Bak kerim olmaz! iki ay önce sana izin vermek için sahte bir hasta raporu yazmak
zorunda kaldım,bunu tekrar yapamam. Şimdi başkalarıyla iyi davranırsan eğer, hapishane
müdürüne siparişini edebilirim sadece!
Kerim: Neolur bir gün izin istiyorum oğlumu görmek için. Yalvarırım size, ne olur.
Adam: Olmaz kardeşim kafamı yeme. Beni de zor durumda bırakıyorsun.Aslında ilk başta
arkadaşça davranmamalıydım.
Kerim söyleyecek bir söz bulamıyordu, ama bakışları rica içinde boğulmuştu.(rica ile
doluydu) daha doğru bi ifade olabilir
Yine kapı çalındı bir asker içeri girip adama dedi:
-Doktor bey bir idam var, hapishane müdürü sizin ölüm onayi için idam başlamadan önce,
arka avluda olmanızı istedi.
Adam: Tamam geliyorum
Kerim sessizce, askerle beraber dışarı çıkıverdi.
Güneş, battığı için ışıklar artık pencerenın parmaklıklarından geçemiyordu. Odayı karanlık
basmıştı ve mahpusların yemek sırasındaki gürültü sesleri, adamın kulaklarını okşamaya
başlamıştı.