Bir günlük zaman diliminde binlerce yılın öyküsü olan Cengiz Aymatov’un bütün dünyada geniş bir ses getiren roman tutsaklığa, baskılara ve sürgünlere karşı umudunu hiç yitirmeyen insanların öyküsüdür .
Kitabın kahramanı olan Yedigey savaşta yaralanır. Zamanla geçecek bir durum söz konusudur, onun için hem dinlenebilecek hem de yaşamını idame ettirebileceği bir iş bulması gerekmektedir. Eşiyle bulundukları yeri terk edip başka yere yerleşirler, iş koşulları ağırdır. Üstelik henüz iyileşmediği için işin kas gücü gerektiren ağır bölümünü eşinin yapması gerekir ve bu durum zorlayıcıdır. O sırada sonra dostu olacak Kazangap adlı kişiyle tanışır ve onunla aktarma istasyonunda çalışmak üzere Boranlı’ya gider ve yerleşir.
Kadim dostu Kazangap’ın ölmesi sonucu roman Yedigey in eski inançlara göre gömmek istemesi ve yola düşmesi ile başlar yolda yaşadıkları anıları hatırlar aynı zamanda efsanelerden bahseder. Cenazeyi mezarlığa götürürken kendisinin ve milletinin geçmişini acı-tatlı- düşündürücü yanlarıyla bir bir gözlerinin önünden geçirir ve o gün onun için ‘asra bedel’ bir gün olur. Götürmek istediği mezarlığın önemini bir efsane ile anlatmaktadır.Ulaştıklarında engelle karşılaşırlar ,efsanedeki mezarlık artık girilmesi yasak uzay üssü olmuştur. Amerika ve Rusya nın işbirliğiyle yaptıkları çalışmada yeni bir gezegen ve yaşayanlar tespit edilmiştir fakat bu konuda ne yapılması gerektiğine karar verilmesi gerekmektedir.
Romanda derin tertemiz aşklar ,duygular, masal ve efsaneler vardır. Kurgu ile oluşturduğu uzay çalışmasının üstünde çok durmayarak romanın bilimkurguya dönüşmesini engellemiştir.Yine romanda naymanların efsanesinden bahsederek mankurt olmamak gerektiğini ifade ederek insanları mankurt olmaktan kurtaralım mesajını vermektedir. Mankurt işkence sonucu kişinin hafızasını silinmesi, geçmişini tanımaması durumudur. Buradaki amaç insanların geçmişini örf ve adetlerinin kısacası sizi siz yapan kültürün unutulup silinmemesi gerektiğidir. Çünkü gençlerin zamanla değer yargıları değişip unuttuğunu ifade eder. Yazar bu eserinde geçmişi, bugünü ve yarını bir arada gözler önüne sererek ustalığını gösterir. Romanında saf temiz duyguları olduğu gibi hissettirerek anlatır. “Kimin umrunda benim başıma gelenler,benim acılarım!Benim dünyamın yıkılışı!Kimsenin umrunda değil ha!..Kimseler de benim umrumda değil öyleyse…Bu romanda aynı zamanda bir rejimin neden çöktüğünü ifade eder, geçmişimizi unutmamamız gerektiği mesajını verir.Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ün dediği gibi ” Tarihini bilmeyen millet yok olmaya mahkumdur”geçmişini bilmeyen bugününü anlayamaz ve yarınını kuramaz.Cengiz Aymatov Elveda Gülsari eserinde ve diğer romanlarında bize anlattığı gibi insanın kaderinin mutluluk ve acıyı nasıl biraraya getirdiğini anlatmıştır. Elveda gülsari kitabından ufak bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Herkesin kaderi aynıydı. Karşısında ulu dağlar vardı: Bir yanı pırıl pırıl, aydınlık, bir yanı gölgeli. Aydınlık ve gölge nasıl yan yana ise, insanın kaderi de öyle, mutluluk ve acıyı getiriyordu. Bir yanda kıvanç, bir yanda kaygı. Hayat dediğin böyleydi işte….Cengiz Aymatov eserlerinde milletinin tarih boyunca kazandırdığı ahlaki edebi eserlerinde yansıtmıştır. Halkının düştüğü zor durumları acılarını değerlerini güzel bir şekilde anlatmıştır.Bana bu kitap milletimizin gelenek ve görenekleri unutmamızın gerektiğini anlattı.Bu kitapta öğrendiğim en önemli şey kitap kahramanı olan Yedigey geçmişimizi bilmeden geleceğe ilerleyemeyecegimiz öğretti. Geçmişimiz geleceğimizin köprüsüdür.
Ceren Yıldız
Bir cevap yazın