Kara ormanım kızıl şafağım
Külümü toplayanım
Savrulayım sende, bırak
Karanlığına gömülürüm gün gelir
Gün gelir gözden ırak
Derinlerinde yürür şanım
Duyulur mu sesim ey kara ormanım
Sen de korkar mısın kendi uğultundan
Seni de yakar mı ulu şafakların
Kendi aşkına düştün mü sen hiç
Kaybolma sevdasıyla kuytularında
Kuytularından bile vahşidir adın
Adın, adım.
İki yanımdaki pençedir bundan sonra
Çakallara yedirmem sendeki yerimi
Çenem güçlü dişim keskindir.
Bana artık
Soğuğunda geceleri titremek değil
Kudretinde zalimleri titretmek yakışır
Ey benim kızıl şafağım
Topraktan yaprağa
Tutuşan günde bulduğum
Anlamaz mısın hala yanmaz kül
Senin şanlı alevin, soba sıcağım
Irmaklarımı bul
Diplerinden yosunları topla
Arındır beni birikmişliğimden
Öylece sana akacağım
Yeminin yeminim
Kara ormanım kızıl şafağım
Sana varana dek
Çağlayacağım.
Bir cevap yazın