Ben ne zaman hüzünlensem alırım elime bir şiir kitabı. Ve ben ne zaman seni okusam dağılmış yıkılmış bir harabeye benzetirim kendimi. Duvarları yıkılmış, sıvası dökülmüş bir kerpiç ev gibi. Anadolu’nun bağrından kopup gelen yeni yetme bir delikanlı sevdası gibi çarpar durur yüreğim o anlarda. Hüzünle karışık hasrete bürünen bir mısranın haysiyetinde kaybolurken ruhum, iki damla gözyaşı akar sanki bedenime, başka bir şiirinde kalkıp slogan atasım gelir yumruğumu havaya kaldırıp avazım çıktığı kadar bağırmak, sesimi duyurabilmek isterim.
Bugün bile bazı zamanlar senin şiirlerini okuduktan hemen sonra artık her zerresini ezbere bildiğim, yüreğime ağır balyoz darbeleriyle kazınan “ Azimeli Temmuz Bildirisi’ni okurken yüreğimden bir kuş havalanacak sanırım. Ve bu şiirin muhteşem hikâyesi her zaman beni çok etkilemiştir. Önceleri sadece şiirlerini okuyan bir edebiyat öğretmenin Azime’nin; solcu bir şaire aşık olması ile başlar her şey. Ve günlerce aylarca sürecek mektuplaşmalarının ardından şairin “ gel” demesi üzerine, bir cesaretle elinde bavulu ve yanında Ufuk ve Barış isimli iki çocuğuyla yüzünü hiç görmediği bir adamın, Hasan Hüseyin’in yanına gider. Ankara Tren Garında’ gerçekleşen bir kavuşmanın ardından ömür boyu sürecek hikâyedir beni böyle darmadağın eden şey. Bu kadar temiz kirlenmemiş birbirilerini hiç görmemiş utana sıkıla belki birkaç kere telefonda konuşmuş ki o tarihlerde telefon sadece karakollarda var. Ve eşini bırakıp aşık olduğu adamın peşinden giden bir kadının adıydı Azime. Sevdiği adam uğruna tüm dünyaya karşı duran azimli bir kadın Azime. Belki bugün hala Aşk’a inanıyorsam ve durup dinlenmeden böyle bir şeyi dile getiriyorsam böyle hikâyelere inandığım içindir. Hikâyenin sonunda evlenirler ve Temmuz isimli çocukları da dünyaya gelir. Ve şairin ölümüne kadar Hasan Hüseyin ve Azime ve Temmuz –Ufuk ve Barış kirletilmemiş bir hayatı yaşarlar.
Şiirlerini okurken bazen de bir kavganın ortasında bulurum kendimi.
“Akarsuya bırakılan mektup” gibi salınır gider bütün kelimeler beyin dağarcığımdan ruhuma işler.
Ve işte o anlarda anlarım ki ben ne zaman seni okusam dağılmış oluyorum.
Ve ben seni yine ne zaman okusam bende ki isyanın şairi oluyorsun.
Ve ben seni yine ne zaman okusam ruhum uçsuz bucak gökyüzüne doğru bir uçurtma gibi havalanıyor.
Ve sen iyi ki benim ülkemde benim ana dilimde Türkçemle şiirler yazmışsın.
Acısız bir gökyüzü getirir bana, umudumun adı olmuşsun sen ey koca şair Hasan Hüseyin.
Hasan Hüseyin Korkmazgil -Cennet Güvenç
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
Bir cevap yazın