Ne çok şey anlatıyordu tavan, gelmişini geçmişini yüzüne vuruyordu. Kimi zaman seviştiğimiz geceleri izliyor kimi zaman kavgalarımıza şahit oluyordu. İlk kez sensiz bakıyordum. Tavana ilk kez inciniyor vuslat ve siyahın tonlarında beyazı arıyordum. Duvarların ayıbını resimlerle kapatıyorduk. Söyleyin bana tavanın ayıbını hangi resim örter, geçmişin lekelerini hangi kadın öper, Annem öperdi.
Bazı yaralar öpünce geçmez. İlacı yoktur onların en fiyakalı intiharlar bile acır acır da acır meyhanede tanıştığım kederli Abi’nin dediği gibi ”Hayat sokakta oynansa da tavanda yaşanır.” gerçeğin ve acının kökleri tavana asılır. Bir evin en yakın yeridir belkide en uzak.
Küçükken öğrenmiştim hiç bir şeyin geçmediğini ve geçmeyeceğini annem ölmüştü. Bana kalan anıların hiç geçmemesini istiyordum. Aldım annemi tavana astım. Daha ufacıktım bildiğim tek şey yastığa başımı koyduğumda tavandan annemin bana gülümsemesiydi. Biraz büyüdüm biraz boy attım biraz biraz derken kaç birazdan geçtim. Annem görmedi bunları görseydi üzülürdü. Görmesin diye kaç gece tavana sırtımı döndüm de ağladım.
Bir cevap yazın