Her an kapımızda olan ama aklımıza gelmeyen tek gerçek, ölüm…
Hangimiz hatırlıyoruz bu gerçeği? Hangimiz bu gerçeğin bilinciyle yön veriyoruz hayatımıza? Bugün varız, yarın yok… Belki de saniyeler sonra yok olup gidecek bir canımız, bedenimiz var. Ama biz tüm bunları unutup kibrimizle yön veriyoruz hayatımıza. Ömrümüzü bugün yok olup gidecek gibi değil de ilelebet bu dünyada yer alacakmış gibi geçiriyoruz. Kalp kırıyor, kin besliyor, yapılanı unutmayarak yaşıyoruz sayılı günlerimizi.
Oysa tam tersi olsaydı ne olurdu, hiç düşündünüz mü bunu? Kırılan kalpler onarılsa, her kötü olayın ardından kin tutmak değil de konuşup düzeltme denense, sayılı ömre hiç kibir sığdırılmasa ne olurdu düşündünüz mü? Ne olurdu ben söyleyeyim. Pişmanlık olmazdı, keşke olmazdı… Geçip giden ömrün ardından bakıp keşke demezdi kimse. Huzur içinde yaşardı herkes her gününü. Hayat bu, her zaman her şey güllük gülistanlık olmaz olamaz. Herkesin doğası, yapısı, fikri, duyguları farklı. Elbette zıtlık olacak, anlaşmazlık çıkacak. Önemli olan anlaşmazlığı çıkarmamak değil, çıkan anlaşmazlığı düzeltebilmek, yok sayabilmek.
Vicdanımızla hareket edip gece yastığa başımızı koyduğumuzda rahatça uyuyabilmek… Patron işçisine karşı, öğretmen öğrencisine karşı, anne çocuğuna, çocuk annesine karşı, kısacası herkes birbirine karşı vicdanlı, anlayışlı olabilse huzurla geçen bir ömürle beraber yaşanabilir dünya da bırakırdı herkes geriye… Şimdi sorarım size. Nefretle, kinle geçen her gün bir öncekinden daha beter hale gelen bir ömür mü istersiniz yoksa her günü ayrı bir huzur içinde geçen bir ömür mü?
Evet, çoğunluğunuzdan aynı cevabı duyuyor gibiyim. Birçoğunuz huzura huzur eklemek istiyorsunuz. O halde bugün başlayabiliriz buna. Yaşadığımız, nefes aldığımız sürece geç değil hiçbir şey için. Bugün başlayın içinizde günden güne büyüyen kini yok etmeye. Bugün başlayın nefret tohumlarını öldürmeye. İzin vermeyin hiç kimseye. Çünkü bir kez geldiniz bu hayata, tekrarı yok…
Kimse için mahvetmeyin hayatınızı. Her anınızın her saniyenizin kıymetini bilin, güzelliklerle doldurun. ”Benim kendi içimi güzelleştirmemle ne olur ki?” demeyin sakın. Çünkü bütün dünya kendini güzelleştirmeye bir yerden başlasa ne çocuklar ölür ne kadınlar ne hayvanlar… Her günü birbirinden beter olan günler biter, her sabah bir soruna değil de güzelliğe uyanır herkes. Bu yüzden daha fazla geç kalmadan başlayın bu dünyanın bugün var yarın yok olduğunu kendinize hatırlatmaya. Yarın her şey için geç kalabileceğinizi düşünün ve düzeltin pişmanlıklara yol açacak her şeyi. Ve unutmayın bir kez geldiniz bu hayata tekrarı yok…
Buna göre yön verin her saniyenize. Ve yine şunu da unutmayın herkes kendini düzeltmeye başladığında yaşanır bir yer olacak dünya.
Herkes, kendini düzelttiğinde…