Avurdu çökmüş
Ayası yara
Acıdan bağırsa
Sesi duyulur mu yar’dan
Kabuk bağlar mı yarası
Sıyrılırken karanlıklardan
Ayazlasa geceler
Kar yağsa
Göğsünden alır en sıcak nefesi
Hohlar parmaklarına
Kardan adam üşümesi der de
Titrerken camsız perde.
Olsa hani
Bir kuzine, bir torba kömür
Belki sıcağından demli bir çay
Kristal fincanda değil ha
Kulpu kırık bardak da olur.
Bir battaniyede
Üç çocuğun sarılıp yattığı yerde
Uzaklaşırken soğan ve ekmek
Bir de yağın nebatisi, mevaşisi*1
Tulumbanın gıcırtısı, komşunun sesi
Diyetten sayılmayan ağacın gölgesi
Adım adım yaklaşırken hayallerin ötesi
Avurdu çökse de, hayali dimdik ya
Bilmez de diyeti hani
Şimdi hiç çekilmez tafrası
Ne de olsa
Taş üstünde kuruludur sofrası.
Bir cevap yazın