Yatağa uzanmış ağzındaki sigaranın dumanından çıkan halkalarla eğleniyordu. Birden halini gülünç bulup şiddetli kahkahalar atmaya başladı. Kahkahaları boş odanın içinde yankılanıp kulaklarına geri dönüyor ve yaşadığını hissediyordu. Amacı bu duyguyu yalnızca kendisine hissettirmek değildi, ona çıkardığı gürültüden dolayı küfreden komşularına, penceresinin altında hiçbir şeyi umursamadan yürümekte olan adama bile yaşadığını göstermekti. Birden durgunlaştı. Sakinleşmek için sigarasından derin bir nefes aldı. Biraz daha iyi hissedip ikinci nefesini almak istedi. Dayanamadı bunca rezilliğe, ikinci nefesini verirken birden ağlamaya başladı. Hıçkırarak, bacaklarını hissetmeyene kadar kasarak ağlıyordu. Başının altındaki yastığı bu sefer sesinin duyulmaması için yüzüne kapattı. Karanlık onu rahatlatıyordu. Derin derin nefes almaya başladı ve biraz daha sakinleştiğini hissederek yastığı yüzünden çekti.
Gün ışığı gözlerine hiçte iyi gelmiyordu. Ama bunca yıl çekmişti kahrını şimdi birazcık daha katlanamayacak mıydı? Geçen zamanı gözleri önüne getirerek kendisine sordu. “ Bu neydi şimdi?” Düşünmek anlamsızdı. Düşünmek saçmaydı ve bu durumun tek sebebi düşünmesiydi. Birden gözleri sürekli şişip duran göğsüne takıldı. Nefes alış verişini hala kontrol edemiyordu ve göğsünün sürekli gözünün önüne gelmesi onu sinir ediyordu.
İntihar etmeyi düşündü. Sadece düşündü. Kalkamadı yataktan, çok yorgundu. Oysa gün yeni başlamıştı, bu neyin yorgunluğuydu ki? Umursamadı vazgeçişini, ilk değildi nasıl olsa. Sigarasından bir nefes daha aldı ve tekrar düşündü. Her gün yavaş bir şekilde intihar etmiyor muydu zaten. Çektiği her nefes yavaş ve acılı bir ölüm sunuyordu ona ilerisi için. Bunun farkında olmayacak kadar aptal değildi. Bilerek içiyordu her nefesi. Dini bir ayin olarak değil kendine has bir günah çıkarma yöntemiydi onun için çekilen her nefes. Hem ne gerek vardı bir tanrıya, işlediği günahları affetmesi için. Kendi davranışlarının karşılığı oluşabilecek her türlü durumu kabul edebilecek olgunluktaydı. Tövbe yalnızca küçük çocukların erken yaşta üzülmemesi için vardı.
Tekrardan göğsüne takıldı gözü. Bunca gereksiz ve insanların umursamadığı düşünceler bile normale döndürememişti nefesini. Bu şişip duran göğüsün sebebi neydi? Zihni bu zamana kadar çalışamadığı bir hızla bu durumu kavramaya uğraşıyordu. Durdu ve ufak bir gülümseme bıraktı havaya. Mefisto! Hayır, hayır. İçindeki varlık bir şeytan değildi. Ne gerçekten kötülük için uğraşan bir varlık vardı içinde, ne de eski zamanlardaki insanların suçlarına ortak ettiği bir şeytan. Bir histi içindeki. Eskiden beri yalnızca zihninin küçük bir köşesinde, bunca kötü insanların içerisinde hayatta kalabilmek için barındırdığını düşündüğü bir his. Yanılmıştı. Hiç almadığı kadar derin bir nefes aldı sigarasından. “Olsun.” Dedi. İlk yanılgısı değildi zaten.
Bunca yıl fark etmemişti hissin onu ele geçirdiğini. Başardığı her işi kendi zekâsına, yattığı her kadını flört becerisine mal etmişti. O bütün bunları yaparken hissin önce zihninin tamamını sonra ise bedenini yavaş yavaş ele geçirdiğini fark edememişti. Bugün yaşadıkları, gün ışığının her geçen günden daha çok gözünü alışı ve bedeninin son bir çare olarak yaşadığını hissettirmek için anlamsızca kahkahalara boğulmasının sebebi şimdi ortaya çıkıyordu. Hissin ele geçiremediği yalnızca bir kısım kalmıştı, kalbi.
Hayatını bunca zaman kendi hariç herkese harcamıştı. İçi kan ağlasa bile sevdiği insanın gülmesi için kahkahalar atmıştı. Şimdi ise acınası bir şekilde yaşamak için, kendi için kahkaha atabilmesi gerekiyordu. Denedi. Nefesini kesen bir öksürük tuttu ve sigarasından bir nefes aldı. Bedenini çürüten her nefes hissin hoşuna gidiyor ve onu sakinleştiriyordu. Göğsü takıldı tekrardan gözüne, daha şiddetli bir şekilde yükseliyor ve alçalıyordu.
Vazgeçti. İlk vazgeçişi değildi yine ama bu sefer son vazgeçişiydi. Her şeye rağmen his, özünde iyilik yatan kalbini ele geçiremiyordu. Bu durum bedeninin daha çok acı çekmesine sebep oluyordu. Korkunç ama cesur bir karar alarak yatağının kenarındaki çekmeceye uzandı ve içi tek kurşunla dolu revolverin soğukluğunu hissetmek için göğsüne bastırdı. Ya eve bir hırsız girerse deyip, önlem olsun diye koymamıştı çekmecesine tek kurşunlu revolverini. Zihninde daha küçük bir yerdeyken, hissin ona emrettiği bir komuttu bu. İstemsizce olmuştu bir revolvere para verip satın alması. Ama şu an her şey bilinçliydi.
Revolver artık vücut sıcaklığıyla uyum sağlamıştı. Ortam tek kurşunun kalbine saplanıp hissin bedenini tamamen ele geçirmesi için hazırdı. Tam düşünmeye başlayacaktı ki durdu. Hissin bedeninde yalnızca kalbini ele geçirememesinin sebebini anladı. Kalbinin özünde mantığın ve düşünmenin yeri yoktu. İyi bir insan olduğunu hatırladı ve hiçbir iyiliğin mantıklı bir açıklamasının olmadığını anladı. Bu sefer havaya ufak bir gülümseme değil içi sevinç dolu gerçek bir kahkaha attı. O an ne bir komşu kendisine küfretti ne de penceresinin altından geçen adam umursamamazlıktan geldi. Sanki herkes farkındaydı; sevinç dolu bu son kahkahanın.
Bir cevap yazın