Hüzün dolanır bahçemde kırlangıçlar gibi,
Can alınıp can verilirdi türlü sevdalarda…
Takvimler “hüzün günü” derlerdi bugüne,
Kuşlar hüzün ülkesinden solardı havayı…
Bir garip sızı olurdu insan kederi yalnızlar çarşısında.
Her şeye muktedir olsa isyanlı gözyaşlarım,
Bir gül gibi biter türlü dertlerimin yamacında…
Gönlünden özge gönül tanımaz gönlüm,
Bende saklıdır gözyaşlarım, dertlerim…
Kimsecikler varmaz yanıma yoksunum, tenhayım gözlerinden.
Bugün günlerden hüzün gülüm,
Nehirler kana bulanıp dökülür denizlere,
Son demlerindeyken sevdasında kalbim.
Zifiri karanlıklara bürünmüştü merhalesi yazgımın.
Habire vuran rüzgar kurşun gibi deler geçer yüreğimi,
Kelimelerde mecalsizdir halimi kağıtlara zehir gibi akıtmaya…
Gönül bir dilrubaya düştü ya;
Cefa alemi tek diyarım olmuştur benim,
Tek mekanım…
Bir elim umudun bekçisi uçsuz maviliklerde;
Bir elim oymaya çalışır şaibeli hayatın esrarını…
Bir yanım kırkikindi sayar vuslat için;
Bir yanım eziliyor kırlarda papatyalar gibi…
Bugün günlerden hüzün gülüm,
Nehirler kana bulanıp dökülür denizlere,
Senin gidişin yazılıydı takvimin yaprağında.
Rüzgar gibi gidişin…
Bir cevap yazın