Irkçılık… Tarih boyunca yaşanan pek çok kötü olayın altında yatan, yıllarca bazı kesimlere zulmedilmesini meşrulaştıran, insanlık dışı bir kavramdır. İnsanlar neden kendi ırkını bu denli üstün görüp diğerlerini yok saymaktadır? Onlara doğduklarından itibaren; özel oldukları, geri kalan bütün ırklardan üstün oldukları falan mı söyleniyor? Irkçılık nasıl öğretiliyor, nasıl bu kadar ileri boyutlara ulaşabiliyor? Yıllar önce, daha 13-14 yaşlarındayım, çok sevdiğim, iyi anlaştığım bir arkadaşım vardı. Bir gün durup dururken bana, “kürtleri sever misin” diye bir soru sormuştu. Kürtler veya kürt olmak hakkında hiçbir fikre ve bilgiye sahip olmadığım halde, muhtemelen yanımda kürt kelimesini duyunca suratını büzüştüren insanların etkisinde kalmış olarak, “hayır sevmem” dedim. Ezbere konuştuğumu biliyorum ama. Sonra arkadaşım, “ben kürdüm” demesin mi… Eyvah dedim Esra, koca kafalı Esra, nasıl böyle bir şey dersin, nasıl düşünmeden konuşabilirsin… O anki yaşadığım utancı tarif edebilmem mümkün değil. Ama bunu duyduktan sonra da o kişiye karşı duygularımda, düşüncelerimde asla bir değişiklik olmadı. Kürtleri sevmem dedim gayriihtiyari ama bu arkadaşı gayet seviyordum. Demek ki mesele kürt olması değil, insan olmasıymış. Bunun ayırdına ilk o zaman varmıştım. Benim için bir insanın kürt, laz, ermeni olması farklı bir anlam ifade etmeyecekti. Öncelikle insanlığına bakacaktım. Kürt kelimesini kullanmak, insanları kürt- türk diye kategorilere ayırmak bie sıradan bir insana etiket yapıştırmaktır. Ne gerek var ki böyle şeylere? Bir insanın hangi ırka sahip olduğunu veya nereli olduğunu bilmemizin ne anlamı, ne önemi var? Bunu duyan bazı kişilerin kulaklarından alevler çıkmaya başladı bile. Kürtler şöyledir,… Amerikalılar, Fransızlar, Ruslar böyledir, yok efendim İtalyanlar, Yunanlar… hepsi muhakkak seni haklı çıkaracak kötülükler yapmıştır değil mi? Tarihte okudunuz, öğrendiniz ve yıllarca kinlendiniz diğer milletlere karşı. Her millet böyle, kendi tarihini -doğal olarak- olağanüstü anlatır ve diğerlerini yerin dibine sokar(buna gerek yoktu). Eğer en başından insanların beyinlerine bunlar sokulmasaydı her şey çok daha farklı olabilirdi. Tarihte ne yaşandıysa yaşandı, oldu ve bitti. Günümüzde hala bu nefreti ve kini sürdürmenin kime ne faydası var? Yunanlar kötü diyorsun, Dünyada yaklaşık 13 milyon Yunan var, her birini teker teker tanıyor musun da bu yargıya ulaştın? 13 milyon kişiden özür dilemen gerekiyor şuan. Zamanında bazı kötülükler yapılmış olabilir bunu asla inkar etmiyorum ama onun yükünü, şuan yeni doğan masum bir bebeğe sırf Yunan olduğu için yükleyemezsin. İlkokula giden, tek derdi bisiklete binmek olan o her şeyden habersiz çocuğu sırf Rus olduğu için suçlayamazsın. Evden işe, işten eve gidip gelen tek derdi ev geçindirmek olan bir anneyi veya babayı sırf Kürt olduğu için, dışlayamazsın. Kürtlere ikinci sınıf insan muamelesi yapamazsın. İnsanların karakteri ırkına göre oluşmaz, onlara çocukluğundan beri öğretilenlere göre oluşur. Yani mesela ben bu arkadaşımı uzun zamandır tanıyorum, bir kötülüğünü görmedim. Neden sadece ve yalnızca kürt olduğu için onu dışlayayım? Daha sonra yıllar boyu her kesimden arkadaşım da oldu, kimseye sormadım sen nesin, necisin diye, sormam da. Üniversitede bir arkadaşım vardı. Hiç unutmuyorum, bir gün konuşma esnasında, “kürt olduğumu fark etmedin mi?” diye sordu bana. “Yoo fark etmedim” dedim. Çok şaşırmıştım. Kürt olmak, fark edilmesi gereken bir şey miydi? Onlar da belli ki fazlasıyla alışmışlar kendilerinin önce fark edilmesine ve dışlanmalarına… Kendimle o anda gurur duydum, insanları kategorize etme yeteneğim olmadığı ve insanları ırkına göre ayırmaya çalışmadığım için. Çünkü tüm bunlar benim gözümden bakınca bir anlam ifade etmiyordu, sadece karşımda bana gülümseyen bir ‘insan’ görüyordum. Bunun bir de dini ve mezhep boyutu var. Müslüman, alevi, sünni, yahudi, hristiyan, ortodoks, katolik…Bunlar bana göre yalnızca birer kelimeden ibaret ama insanlık ne yazıkki her birine kutsal anlamlar yüklemekle meşgul. Hepsi birbirini dışlar, hepsi sadece kendinin üstün ve doğru yol olduğunu sanır. Elbet dinlerin kutsal bir yanı da vardır ancak insanlar bazı şeylere körü körüne inanmakla meşgulken, diğerlerine karşı hoşgörülü olmayı unuturlar.
Üstelik insanoğlu bunlarla da kalmaz. Önce kendi ülkesini ayırıp üstün gören şok beyinliler, sonra ülke içinde ayırmalara başlar, doğudakiler batıdakiler diye, daha sonra şehirlere göre ayırmaya başlar, Sivaslılar, Ankaralılar, Urfalılar gibi. Her şehir hakkında da bilgileri vardır bu şok beyinlilerin. Yetinmez bu sefer kendi şehrinde ayırmaya başlar, A mahallesi kötü-B mahallesi iyi diye, bu da yetmezse kadın- erkek diye ayırır. Yetmez, sarışın-esmer diye ayırır. Yetmez, uzun boylu-kısa boylu, gözlüklü-gözlüksüz, takım elbiseli-eşofmanlı diye ayırır. Ah bu insan… İnsan her şey olur da bir türlü “insan” olamaz bu hayatta. Sürekli bir çekiştirme, sürekli bir kendinden olmayanı dışlama vardır. Sonra da gelip birlik beraberlik olmaktan falan bahsederler. Hayır efendim, bütün kötülüklerin anası alkol falan değil, sizsiniz…
Bir cevap yazın