amcam mustafa ersan’a
Ben içinde bir aynanın buğulandığı yerdeyim
Çenesi bağlanmış bir ömrün sonunda
Kendime dokunmadan aynayı seyrediyorum
Hala sıcak kendi çiylerimi damlatıyorum
Gittikçe itiyorum yüzümü bir yabana
Sonuna kadar boş boş parıldayan aynaya bakıyorum
Sürünüyor yüzüm pürüzsüz ve ürkekçe
Düşünüp taşınıyorum geçmişimi
Evin bütün odalarında imgeleri hissettiğim
Geçmiş günlerin anılarından arta kalan
İnsanlığın teğetleri şimdinin ve sonranın
Zamanla rastlantıları yaşadıklarımın
Ölümlerimin içine yayılan tekrar
Geri gelen ve yeniden tekrarlanan bir şarkı
Ölümsüzleştirmek için yaşamı
Korkulacak kadar uzun yaşar meşe
Aynı şeydir yaşam ve ölüm
Engin denizde kalmaz bir anlamı
Ölümün de yaşamın da
Buluttan sulardan öte de
Boralı bir çam ormanının içinde
Eski bir gömütlükte bir selvi dalının altında
Devrimci marşlarla dostların anılarıyla bir tören
Dağılan kalabalığın ardından
Şimdi bu evde odalarda dolaşır insanlığın
İşkenceden geçirilmiş imgeleri
Her odada düşünüp taşınır emek
Yaşam mahkûm gibi saklanır odalara
Mehmet özgür ersan 14.09.2015
Bir cevap yazın