İnsan doğar, büyür ve ölür. Her canlı (nefs) ölümü tadacaktır yazılır. Ağlayarak dünyaya gelinir, ağlayarak toprağa verilir. Öyle bir kürenin içindeyiz ki, dehşet kaynayan bir küre, artık her devletlerin kızışan bir problemi var. Eski tarihlere baktığımızda, Osmanlı için hasta adam cümlesi belki de şimdi hasta dünya cümlesine dönüştü.
Hasta olan politikalar, hasta olan ekonomiler, hasta olan inançlarımız, üç kitabın savaşı. İnsanlığın kucaklarına sunulan, kargaşa ve basitleştirilmiş ölüm sistemi “Terör”. En kolay savaşma sistemi. O kadar kolay ki, inançlarınızın beyninizin içinde bir anda yıkanıp size karanlığa yollayabilecek kadar acımasız bir sistem. Hep nedense bu sisteme kırsal kesimdeki insanlar hedef olmuştur, çünkü onlara ürettikleri silahı pazarlamak çok kolaydır.
Büyük balık küçük balığı yuttuğunun farkına varamaz. Öyle beyni yıkanır ki.. Onun arabası yoktur okula gidecek, hiç bir çantası olmamıştır. Tarlanın, kırsal alanın ortasındasın denir, al silahı sana veriyorum senin olsun denir. Ona o silahı veren o kadar emindir ki, çünkü görevini başarıyla yapmanın cebine parasını koymanın zevki peşindedir.
Büyümeye başladığınızda, köydeyseniz ya da namaz kılan bir aileniz varsa, yaz tatillerinde hemen mahallenizdeki camiye Kuran öğrenmeye gönderilirsiniz. Her Müslüman çocuk bunu yasamıştır. İmamın görevi, inancı ve Allah’ın büyüklüğünü anlatmaktır size. “Allah’ın verdiği canı sadece Allah alır” der.
Peki Allah’ın verdiği canı Allah alırsa, o zaman Allah için Müslümanlığı korumak için, birini öldürmek nedir?
O kadar kolay ki her şey… Birileri film yapıyor, diğer taraftardan ise git filmi yapanın milletinden birini öldür mantığı gelişiyor. Bu nasıl bir Müslüman inanışı.. Böyle bir Müslümanlık anlayışı olamaz, olmamalı. Dinler arası hoşgörü için tüm dünya dinleri konferans salonlarında birleşirken ya da İslam Konferansları düzenlenirken, tüm bunların hiçbir işe yaramadığı, ticari bir paranın dönmesi için harcanan bir yol olduğu ortaya çıkıyor. Artık her şeye göz yumarak, haber okumak ve seyretmekten başka hiçbir şey elden gelmiyor. Duyarsız bir toplum, çıkar uğruna yapılan adımlar, politikalar, yalan düzen…
Kaynayan bu küre, o kadar güzel genç yaratıklar yetiştiriyor ki; dönmüş ruhsuz göz ifadeleri, lacivert takım elbise içinde omuzlar düşmüş, ezik bir insan modeli. Oysa inanç eskiden insani diri yapar, insani dik tutar, insanın göz ifadelerini parlatır, insani âlim yapar ve saygıyı sevgiyi gösterirdi. İnancın içinde dürüstlük vardır, inancın içinde güzellik vardır. İnanç, kötüden uzak ol der. Artık inançlar tersine dönüştü; çirkini bul, kötüye hizmet et, silaha sarıl…
Aklına değil…
Bir cevap yazın