Ne için başardım ve mutluyum diyebiliyor insan kendine.Kafamın içinde sorular ve sanki hayatın bana sunacağı hep o mutsuzluk korkusu dolanıyor.Kendime keşkelerden ve belkilerden başka hiçbirşey sunamıyorum.Ruh halimin dalgalı denizinde bir nefes almak için çırpınmaktan yorulduğumu hissediyorum,yoruldukça kırıyorum,kırılıyorum.Sanırım böyle bir zamanda kırmıştım annemide,onun verdiği mahçubiyetle teklifine tamam diyorum. Koyuluyoruz pazar yoluna.Yol boyunca telkinlerini dinliyorum. Sürekli herkesin bu süreçten geçeceğini ve yakın zamanda iş bulacağımdan bahsediyor.Güzel bir iş,dolgun bir ücret ve başarmak daha çok başarmak adına verilen o mücadeleden bahsediyor bana,içim başka bişey benim istediğim diyor usulca.
Pazara giriyoruz,bırakıyor anlatmayı,bende düşünmeyi.Gerçekten bu keşmekeş iyi geliyor insana. Aydınlatılmış tezgahlar,daha bir renk katıyor herşeye. Pazardaki renkleri ve sesleri izliyorum,tezgahına çekmek için bağıranlar,türkü söyleyenler,kararsız kadınlar,bazı tezgahlarda ağlayan çocuklar..
Annem bir tezgahta sesleniyor, ‘gel bak ne güzel şeyler var’ diye.Bir takı tezgahı önünde koyuluyoruz takı seçmeye.Az sonra onbeş,onaltı yaşlarında güzel bir erkek çocuk ilişiyor gözüme.Elindeki iki toka arasında karar veremiyormuş gibi bir hali var.
– Mavi olan daha güzel,diyorum.Utanıyor.Yanına yaklaşıyorum ‘kime alıyorsun bunları’
– Kardeşlerime.
– Kardeşlerin nerede?
– Köydeler,Şırnak’ta.
Ona çok yaklaştığımı ve bundan rahatsız olabileceğini düşünerek ,bir kuşu ürkütmekten korkar gibi bir süre susuyorum.Sustukça sorular birikiyor,kendim sorup kendim cevaplıyorum,olmuyor.
– Peki sen niye burdasın?
– Ben..Çalışıyorum.İnşaatta
– Nerede kalıyorsun peki?
– İnşaatta.. Susuyoruz yine.
Aldıklarının parasını ödüyor,bakıyorum poşetine her renkten toka var.Tezgahtan ayrılmak üzereyken ‘kendine iyi bak’,diyorum.Gülümsüyor.Annem ‘ne güzel gözleri vardı demi’,diyor.Gözleri güzeldi gerçekten,çimen yeşiliydi.Elimdekileri tezgaha bırakıyorum.Annem çoçuğa acıdığımı anlamış olacak ki köy çocuklarından bahsediyor bana. Hayata erken başladıklarından, çalışma azimlerinden, köyde beslenmelerinden kaynaklanan dirayetlerinden.
-Erken başlamak iyidir çalışmaya,anlar hayatı şimdiden,hem evlenene kadar meslek edinmiş olur.Şimdiden sorumluluk almış bak,aferin çocuğa..
Acımak ve anlamak başka şeyler.Acımak anlamayı baştan reddeder.Dünyayının nasıl olduğunu ve nasıl olması gerektiğini anladığım noktada hiçbirşey yapamıyor ve acıyorsam sadece,bu,içimdeki herşey çürüyor demek değil mi? Annem ve ben,ikimizde yanlış yerden bakıyoruz o çocuğun gözlerine öyleyse.
-Gidelim mi?
Eve gitmek üzere koyuluyoruz yola.
Bir cevap yazın