Yazmak lazımdı.
Ama neden?
Çünkü yağmur vardı.
Sanırım bu geçerli bir sebep değildi..
”Yazmak lazımdı; çünkü yazılası gelmişti ruhun susuşlarının..” Evet! Belki bu bir neden olabilirdi? Lakin susmak herkesin harcı değildi. Ben çok susan gördüm. Mesela; ölüler.. Aslında hiçbiri ölü değildi. Ben konuşuyordum, onlar susuyordu. Ve onlar susadıkça ben topraklarına yağıyordum..
Yağmak lazımdı.
Nereye?
Yalnız kalmış ruhların kurak coğrafyasına..
Bu, kesinlikle geçerli bir sebepti!
“ Yağmak lazımdı, çünkü bulut yüklenmişti tüm sevadayı…” Yaşayan her canlının nasıl suya ihtiyacı varsa, yaşayan her sevdanın da yağmur olup bir yüreğe dökülmeye ihtiyacı vardı… Yoksa sen ölü sevdalara mıyağmur oluyorsun, sevgili okuyucu?
Hiçbir sevda ölmüyordu aslında. Doğada kayboluşu birkaç yılı alsa da yürekte kaybolmuyordu.
Boyun fıtığım azdı son birkaç gündür.
Tadım yok.
“ Aşk” a dair birkaç afilli cümle yazacak oluyorum, bu seferde sol kolumdaki güç kaybı geliyor aklıma. Ama biliyorum! bütün faşist acıların ızdırabını hep sol tarafımız çekiyor ve biz boşluğa devrimci bir gülüş bırakıyoruz.
Yağmur devam ediyor.
Her yağmur bir mevsime mi ait olmak zorundaydı? Nisan da yağdı diye Nisan, Kasım da yağdı diye Kasım yağmuru..? Belki başka bir mevsime aittir? Mesela Mayıs yağmuru Haziranda; Ekim yağmuru, Şubatta… Erken doğum yapmış olamaz mı bir yağmur bulutu? Ya da içinde tutmuştur kışın en melankolik günlerinde yağmur damlalarını..? Yüreğinin özünü yeryüzüyle paylaşmak istememiştir belkide?
Ama güzel ıslandım bir Nisan gecesi, adını bilmediğim gayr-ı meşru bir yağmurun himayesinde…
Bir cevap yazın