Kahve telvesinde umutlar
Adımız ağızlarda
Söylentiler kulaklarda
Yığılır
erimiş kardan adamlar gibi
ölürler günün sağanak sıcağında
İstila ülkesinde bir yaz
Kokular
korkular
izinsizlikler
yasak tabelaları
Sokağın tozunu yutmadan
Nasıl geçiyor
karanfil bakışlı çocukların akşamları
Vandal eller
atıl ayaklar
pis ağızlar
kuma gömüp kafalarını
ayaklarından çakmalı çivi çakar gibi
İşkenceyse
İşkence
Çekmecelerde saklamayı öğrendik
yorulmuş saflığımızı
Yüzlere oturmuş ısrarla kalkmayan asabiyet
ve kaknem suratlı
samimiyetsiz gülen cinsiyet
yastığa gömülmüş
güya sorgusuz sualsiz başlar
Teskin edemediğimiz öfke
posta kutularında birikti
Yarınlara göndermedik bu yaz
Bir denize yağdırıp yağmurları
Diğerine güneşler veren bu gökyüzü
tarafsız
İstila ülkesinde bir yaz
Işıklı , şatafatlı
Kalmıyor çocuklar yalnız
Hayaller yırtık değil
Elbiseler yırtık olsa bile
Efil efil esiyor kuzey rüzgarı
Üşümüyor istila ülkesi çocukları
Nereye gidersek gidelim
Batıdan batıyor
Doğudan doğuyoruz.
Bir cevap yazın