Hayatsız kadın olur. Her köşede vardır elbet hayatı perişan olmaktan yok olmuş kadın. Küçük yaşlardan beri yaşamın sadece kötü yüzünü görmüş, hep ağlamış ve susmuş kadınlar bulabiliriz. Hayata dair tek bildiği şey bir şekilde geçip gittiği; onsuz daha rahat edeceklerini düşündüklerinden şehrin kötü kaldırımlarında karanlığa ulaşmış sonsuz özgürlükte, ruhsuz ve çürümeye yüz tutmuş kadın bedenlerini bulabiliriz. Kendi hayatlarını yoktan var etmiş kadınlar da çoktur. Kadınlar yetenekli varlıklar. Onlar her şeyi başarabiliyorlar. Onların bir hayata ihtiyacı yok belki de ama hayatın kadınlara ihtiyacı var; tüm hayatların, her zaman!
Ben 17 yaşındayım. Daha erken demeyeceğim, siz diyenleri de sallamayacağım. 3 gün bile insanoğlu için çok önemlidir. O yüzden çekilen acıların ya da hayatın garipliklerinin yaş ile değil, yaşanmışlık ile bir ilgisi vardır. Sizlerden 10’larca yaş küçüğümdür belki de. Ama yine de 10 binlerce kat daha fazla yaşanmışlık birikimim olması ihtimali de küçümsenmeyecek kadar yükseklerdedir.
Annelerimiz; hayatımızı çekip çeviren, bizi daha güzel yaşatmak için canından parça değil parçalar kopararak uğraşan ve bu gaye ile yanıp tutuşan yüksek gönüllü kadınlar onlar. Küçüklüğümde söylenen bir söz vardı. “Seni hayatta iki kişi kıskanmaz; birisi öğretmenin, birisi annendir” derlerdi. Öğretmenim kıskanır mı ya da kıskanmaz mı o konu hakkında bir şey diyemem, desem de emin olamam. Ama şundan emin olabilirim ki ne olursak olalım, ne kadar yükseklere çıkabilirsek çıkalım annelerimiz bizi kıskanmayacak. Tam tersine ne kadar dibe batarsak batalım, düşebildiğimiz kadar düşelim bu hayat çukurunun dibine. Bu sefer de sadece göstermelik olarak yakınacaktır onlar. Emin olun ki onlar gönülsüz bile olsalar biz ne yaparsak yapalım destekleyeceklerdir. Annelerimizin kıymetini bilelim. İlerdeki sevgililerimizin yüzünden annemizi ekeceğiz, unutacağız belki de adını, şanını. Ama annemiz yine saygı duyacak ve arkamızda duracak bizim. Sevgilimizin, aslında bizim mutluluğumuzu isteyecek her zaman.
Sevgililerimiz. Onlar annemizi unutturacak belki de bize. Bu tamamen iyiye işaret olmadığı gibi, tamamen kötüye de işaret değildir yanlış anlamayın. Hayatın en has güzelliklerini onlarla tatma şansı duyacağız. Yaşamadığımız zevkler yaşayacağız onlarla. Bize sımsıkı sarılacaklar, biz de onlara hiç bırakmayacak ama boğulmaması için de azıcık bir pay bırakarak kenetleneceğiz. Büyük ihtimalle bir yolunu bulup onun için bıraktığımız paydan kaçmak isteyecekler. Bizi yüzüstü bırakıp gitmek isteyenler olacak. Onlara eyvallah diyeceğimiz gibi bizi hayatın sonuna kadar bırakmayacak kadınlar da olacak. Ama biz ne yapacağız? Belki de onlara ihanet edeceğiz, belki gerçekten sevmeyeceğiz onları. Çünkü biz erkekler küçük bir nefis için binlerce hayata kıyabilecek, tüm dünyayı yakabilecek bir hale gelmişiz. İyi huylu erkekler yok mu? Var tabii ki. İşte güzel bir kadın ve güzel bir erkek bir araya geldiği zaman aşk tüm kerametlerini ortaya çıkaracaktır. O iki insanın yaşamayacağı duygu kalmayacak. İyi anıları hep gündemde kalacak ve kötü anıları da ayakları ile ezip, bir süre sonra onları içten ve harika kahkahalar ile yâd edip tüm olumsuzluklara karşı alay malzemesi yapacaklar. Onların hayatın nirvanasına çıkıp, bir şekilde o uç köşede kalmayı başaracaklar. Terk edilmiş bir insandan daha umutlu olmayacaklar belki de ama hayatlarının her anında daha iyi şeyler yaşamak için umut dolu bakacaklar birbirlerinin gözlerine.
En önemlisi ise sevdiklerimiz. Ama sadece sevdiklerimiz, başka bir şey değil yani. Onlar işte bana şunu öğrettiler ki; ne kadar umut var ise o kadar kırılan yürek sesi vardır. Ne kadar beklenti var ise o kadar boş bakışlar vardır. Onlar bumeranga benzerler. İki farkları vardır. Bumeranglar günümüzde eğlence için kullanılıyor ve karşılığında atılma amacındaki gibi eğlence, yani mutluluk alınıyor. Burada ise istemsiz bir şekilde sevip, göz göre göre üzüntü ve bol bol hüzün duygusu alıyoruz. Bir diğer farklılık ise bekleyişin karlılığı olayı. Bumeranglar seni kırmıyorlar ve tekrar geliyorlar. Burada ise ne kadar beklersen bekle, %1’lik şansın gerçekleşme ihtimaline karşın geri dönüş oluyor. Biz hatayı işte tam olarak burada yapıyoruz. %1’lik ihtimalin gerçekleşeceği yönünde inanç geliştiriyoruz ve buna körü körüne bağlanıyoruz. Hiçbir zaman gerçekleşmiyor tabii ki ve biz ise boşa verilen umutlar ve anlamı olmayan gözyaşlarımız ile kalıyoruz.
Daha çok erkeklere hitaben yazdığımı düşünmenize hak veriyorum. Öyle bir dil kullandım çünkü ama bu olayı tamamen bir metafor halinde ele alarak yeniden okuyup daha detaylı bir şekilde düşünebilirsiniz. Kadın erkek hiç fark etmez şuan belki de hepiniz sevdiğiniz insandan vazgeçip, bir şekilde onu unutma yoluna girişme kararı verdiniz. Belki çoğunuz planları kurup başladı bile çalışmalara. Ama emin olun hiçbir zaman bir sonuç alamama ihtimaliniz hiç de küçük değil. İşte bu ihtimal gerçekleştiği zaman umutlarınıza daha da umut katılacak, sevginizi ve bekleyişlerini şevk edecek ve acınızı katlayarak yaşamaya devam edeceksiniz. Risk almaya değip değmeyeceğine karar verin, bana kalırsa da beklemeye devam edin. Şahsen ben her gece boş bakan gözler ile onu beklemeye devam edeceğim. Hiçbir zaman gelmeyeceğini söylemenize gerek yok evet ben de biliyorum hiçbir zaman gelmeyecek ama bu da bir çeşit unutma yöntemi. Gün geçtikçe soğuyup itileceğimi hissediyorum. Bu sefer hislerimde yanılmak istemiyorum.
Bir cevap yazın