Zeynep, bahçedeki işlerini bitirdikten sonra salona geçti. Çocuklar okulda eşi de bahçede meyvelere su veriyordu. Memnun bir gülümseme geçti yüzünden çok şükür sebzeler meyveler iyi ürün vermişti. Bu yıl ellerine para geçecekti. Sıkıntılı günleri atlatmışlardı. Kocasıyla el ele verip bu harap evi ve bahçeyi adam etmişler. Çok yorulsalar da bir şey olmaz dinlenince geçer, Allah sağlık versin de sen ve çocuklarım iyi olun bana yeter derdi kocası. Kendi için bir şey istemezdi Ahmet. Bir kahve yapmalı şöyle televizyonun karşısına kurulup sabah haberlerine bakmalı. Sessizce kendince, kendini dinlediği bazen magazin bazen gündem haberleri seyrettiği bu saatleri seviyordu.
Kahvesini alıp kuruldu koltuğuna. Her gün seyrettiği kanaldan sıkılıp dolaşmaya karar verdiğinde kalıverdi kanallardan birinde önce kadın cinayetleri ile ilgili haberleri seyretti içi burulmuştu iki yaşındaki çocuğunun gözü önünde öldürülen kadının haberi veriliyordu. İzlerken gözünden süzülen yaşa engel olamadı.
-Allah kahretsin ne zaman duracak bu cinayetler vicdansız adam, yavrum küçücük, nasıl karşıladı acaba psikolojisi bozulmuştur yavrucağın, şimdi annesiz ne yapacak bu sabii.
Sonraki haber evsiz bir kadını anlatıyordu. Gözyaşlarını ve akan burnunu silmek için kalkmıştı ki ses bu ses çok tanıdık geldi koşarak televizyonun karşısına gitti.
Gördüklerine ve duyduklarına inanamıyordu. Kaldırımda yaşayan bu kadın yıllar önce izini yitirdiği annesi ne benziyordu. Üzerine örttüğü kirli battaniyeler etrafa asılmış çamaşırlar kir içinde tabaklar. Kısacık kesilmiş saçlar.
-Hiç kimseden beklentisi yok seksen bir yaşındaki Hatice teyzenin . Çaresizlik içinde kendisine uzanan bir el bekliyor. Diyordu spiker. Arkadan yaşlı kadının titrek sesi duyuluyordu.
-Beni bıraktı gitti ben ne çok çektim ne çok. Benim akrabam ve çocuklarım var biz çok zengindik hepsi bitti gitti.
-İyide teyze tehlikeli değil mi burada, açıkta yatıp kalkıyorsun.
-Kaç senedir burada yatıp dururum kimseden kötülük görmedim. Bir damım var akıyor param olmadı onu yaptıramadım ben de burada yatıp kalkıyorum. Bir sıkıntım yok.
Yürekleri dağladı Hatice ninenin öyküsü nede olsa bir ana diyordu spiker.
Anamı dedi sinirle hangi ana.Sevdiği adamın peşinden çocuğunu bırakıp giden kadın mı?.Bir gün bile arayıp sormayan kadın mı? Ana!.İçindeki duygu neydi tanımlayamıyor du. Acı ,öfke, nefret sağa sola
gidip geliyordu. yüreğini bir el sıkıp bırakıyordu. Kadının yüzü, yuvalarının içine kaçmış gözleri. Yaşı kadar yaşanmışlık izleri.
-HA ha! Hatice Hanım zengin sevgilin bıraktı mı seni sokaklara? Kimsesizlik neymiş anladın mı acıdı mı canın benim kadar. Geceler boyu ağladın mı? Duydun mu sessiz çığlıklarımı? Duyamazsın. Ben yaşadım şiddetin en kötüsünü.sen gittikten sonra babamın salyalarını akıtarak üstüme atlayıp. Anan gibi orospu mu olacaksın çığlıklarıyla yüzüme tüm vücuduma inen yumrukların acısını iliklerine kadar hissettin mi?Hissedemezsin .Beni de alsaydın yanına ne olurdu .Sen yanımda olsaydın ısıtırdık birbirimizi Dam olmasa da olurdu.İliklerime kadar işlemezdi soğuk dam korumuyor yalnızlıktan üşüyen çocukları.
Ben sanki farklı mıyım? İki yaşında annesi öldürülen çocuktan. Onun kadar yaşadım acıyı, kimsesizliği. Sen gittin bitti mi çektiğin acılar? Beş yaşındaydım. Anne kucağının sıcaklığını hissetmek için sarılırdım tek oyuncağım olan tüylü battaniyeye sen kokardın. Öperdim seni öper gibi. Kapının her çalışında anne diye koşardım. Gelen ya sarhoş babam ya da yüzünde acı tebessümle gelen komşumuz Fatma teyzeydi.
-Kuzum nasılsın derdi bir şeye ihtiyacın var mı? Keşke derdim Fatma teyze benim annem olsa. Ne güzel gülüyor şöyle boynuma sarılsa insan sıcaklığı hissetsem çok üşüyorum çok üşüdüm anne ben çok. Sen de üşü. Allahın hikmeti işte benim gibi üşü diye sokaklardasın. İnsan sıcağı olmadan komşularının verdiği iki lokmayla yaşıyorsun. Benim gibi. Benim hiç bir şeyim olmadı anne.
Büyüyene kadar çabuk büyüdüm, ham iken olgunlaştım. On beşimde. Oyun oynamayı okula gitmeyi bilmeden evlendirildim. Kocam önce oyun arkadaşım sonra çocuklarımın babası oldu. Merak etme anne iyi bir adam Gerçi merak etseydin arar sorardın. Ahmet’im beni sever bana vurmaz. Çocuklarını da sever. Sen sevmedin beni. Benim günahım neydi anne. Şimdi sokaklardasın ya, ben yinede acıyorum sana yüreğim üşüyor.
Masaya çökmüş ağlayan karısını gören adam yaklaşıp omzuna dokunuyor. Birkaç gün sonra televizyonda kaldırımda yatan Hatice ninenin kızının kamu oyunda çıkan haberler üzerine vicdan azabı çekerek annesini yanına aldığını. Anlatıyordu.”Vicdansız kız vicdana gelmişti.” Ağlayarak birbirine sarılan Anne ve kızın görüntüleri günlerce ekranlarda asılı kalmıştı. Tıpkı yüreklerde asılı kalan acılar gibi.
Bir cevap yazın