Bugün bir şiir sızsın kalbinin rutubetli damından
Bir şiir sızlatsın en savunmasız mekanı
Attığın adımlarınla açmamış gülleri çiğnedin sen
Yastığın bu vicdanın yükünü nasıl tartar?
.
Yakılmış limanlar, peki gemiler nereye dönecek?
Umurunda mıydı öyleyse limandaki yanmış kelebek?
Umurunda mıydı adımlarının ezdiği çiçekler?
Çiçek kelebeği, kelebek çiçeği daha ne kadar bekler?
.
Nöbetleşen karıncalar ağır ağır taşıdı külümü
“Mühim değil “ dedim ve onları gözyaşımla boğdum
Canilik illeti artık benim de boğazıma dizildi boğum boğum
Kozasından henüz çıkmış kelebek benim kozum
“Doğacağım ben de” diyorum ölü karıncalara
Doğacağım ruhum bu et kafesten çıkınca
.
Rüzgâr sertleşti, küller savruldu
Beyaz kelebeğin kanatları karanfil için tutuştu
Karıncalara aylarca ağladım fakat diğerleri de boğuldu
Zaman tüm dostlarımı kucakladı
Dostlarım zihnimin unutulmuş toprağına kavuştu
.
Zaman bana geldi, kapıyı tıklatmadı
Kabalığın lüzumu vardı artık
Boğuyordu toprağımı kalabalığın sahteliği
Karanfilin görevi dostlarımı süslemekti
Beyaz kelebek tek bir gün boyunca onu bekledi
Zaman gün sonunda kanatsız kelebeği de defnetti.
Bir cevap yazın