Artık boş vermişken hayata
ansızın bir gece tekrar girdin hayatıma…
Günlerce süren heyecanın
ve bocalamanın ardından vaktidir dedim
ters yüz etmenin hayatı…
Ama bilsen ne kadar da zordu
yeniden canlandırmak kalbimi
ve hayallerimi
gün ışığına çıkarmak yeniden,
kelimelere dökmek…
Ama işte sen geri gelmiştin
ve vakti de gelmişti
Bu güne kadar benliğimle çelişen
Hayaller kurmanın…
Eğer en gerçek yanlarını ortaya koyabilseydin
ve samimi duygularını açsaydın bana
Bekleyebilirdim bir ömür boyu
Tekrardan aşk ile bakman için gözlerime
Ve gece yarısı uykumda ellerimi tutmanı…
Sabahlara kadar okşayabilirdim saçlarını
Kalbinde açılan yaraları iyileştirmek için
Sana sabahlara kadar masallar anlatabilirdim
Gelecek güzel günleri anlatan…
Sadece yanında olmak için
Barıştırabilirdim hayallerin ile
yaşamımın en çelişkili yanlarını…
Eğer bu kadar katı olmasaydın
Biraz çaba sarf etseydin
kırmamak için beni
ve unufak etmemek için hayallerimi
Ve olmasaydı sözcüklerin birer bıçak darbesi
Bize ait olmayan tüm gündüzlerden sonra
Beraber gülüp beraber ağlayacaktık…
Birlikte geçirdiğimiz her saniye
soluk aldıracaktı bize
Bizi yoran bu lanet hayata inat…
Akşamın alacası çökerken şehre
Birer kahve yapıp
başlarımızı dayayacaktık omuzlarımıza
belki susacaktık dakikalarca
ve geceleri uyurken
sarılacaktık sımsıkı birbirimize…
Şimdi her gece yatağımızda
Zihinlerimiz sevişiyor olsa
Neye yarar…
Tek gerçek şu ki;
Birbirimizden uzak diyarlarda
Kanıyor hala yaralarımız…
Nazım Özgün
Bir cevap yazın