Bağırırdım kaybolurdu raylarda sesim
Destan üstüne destan yazardım
Benden önce büyümüş kızlara
Okunur muydu
Dilden dile söylenir miydi bilemem
Yasaklarla büyüdük
Geceleri evlerin çatılarına serpilen karanlıklarla büyüdük
Düşündük öylece dilsizdik öylece bakar kalırdık arkalarından
Taşra kasabalarından geçen bütün kara trenler
Issızlığın bunalttığı evlere
Üstümüze başımıza mühür basar gibi
Sis atarak geçip giderdi
Aldırmazdık
Sonsuzluk diye bir şey yoktur
Gecenin düşleri aynıdır
Gündüzün düşleri ayrı
Kendine suskun mezarlar açma
Giz kapılarını kapat öfkeni dindir
Kar trenleri çizsin sesinin izi
Sayrılaşma komşu ol buluta aya güneşe
Dilinde birbirine karışmış şiirler olsun
Taşıma kaç rüzgâr olup estiğin hüznünü evlere
Unut gitsin
Gittiğin her yerde seninle dolaşan güldür gül
Yanıp söndükçe geride bıraktığın küldür kül
Yaşamak güzeldir
Raylara çınlayan sesini kazıyan tren düdükleri de güzeldir
Gitmeden iyi bak
Kilidi sökülmüş kapına
Durmadan dert attığın içine
Cayma sevginin hasından
Ateşi harla kekeme sözcükler dolaşmasın diline
Bil ki güneş saklanmaz
Devrimin alaca şafağındasın
Say ki dilin karadut esmerliğine alışmış
Kötü bir sarhoşluktur her öfke
Bunalma iç acıtan sözler yazılan mektupları yırt
Gece kadar belirsiz gündüz kadar hayhuyun içinde olma
Bu şarkı bu şiir sende kalsın
Girme dargınlığın odalarına
İç çekişler acılar insanı değiştirir unutma
En zayıf yanlarını sağlam tut
Dövüşme isteğin isyan isteğin olsun
Allı turnalığına tutun ses ver ses
Geçecekse öyle geçsin bereketsiz hayat
Dengesiz kavgalara girersen eğer
Arkanda duracak bir gücün olsun
Varsın olmasın dövüşecek pusatın
Yaşayıp yaşamadığına değsin aşk
Ama arkasız kalesiz kalma
Seni üşüten evlerin duvarlarıdır
Yaprağı kıpırdatmayan rüzgârla haber salma
Nedenini bir tek sen bil istersen
Gençlik hatalarının
Soğuk duvarlara içini dökme
Varsın ayaz olsun yatağın
Boncuk gözlerine gölgesiz ışıklar düşür
Köz ateşiyle ısıt yalnızlık duvarına asılı içini
Bilgi biriktireceksen geçmişten
Sulu sepken bir kar yağışıdır ömür dediğin
Biriktirdiklerini aşkın seyir defterine yaz
Üşümemek için teninin altında ateşin olsun
Gül aç benim bahçelerimin birinde
Düşlerin başkaydı
Dolaşırdım büyük şehirleri bilmeden önce
İçime heyecanlar katarak
Geçerdim Karacaoğlan türkülerinin içinden
Gölgesi uzun bir delikanlı olarak
Gözlerim arkamda kalırdı
Çözemezdim suskunluğumu susarak
Bu tozlu yollardan bir ben geçerdim
Benim derdim bu bahçe benim
Bu kekik kokusu benim diyerek
Ne çok giz tutardım duvarlar adına
Yapraklar bakıra çalardı rengini dökerek
Acıları kapıları açılmayan evlere kapatır
Boyalı gözlerini hayalleyerek
Öyle girerdim yatağa
Bütün uzaklar ıslatarak yağardı içime
Puhu kuşlarının gözleriyle örterek susuşunu
Gözlerini çokça kara
Çokça ela çizerek
Her akşam
Resmini yapardım kar kuşlarının
Ve senin
Turgut Koçak
Bir cevap yazın