Şansımın eserinden bahsetmek mümkün,
Bahsini açtığım kadar önceleyin hüznümün.
Reddediyorum tüm tesadüften bozma sıfatları,
Meşru iken tevafuk, olduğunca mucize,
Ve mekruh kılarken geçmiş rastlaşmaları,
İlkine konduruyorum adını, hatrımın her payesinde.
Tavaf ederken Kabe’sini sevdamın,
Mısraları talandayım, günlerden fethi kalbinin.
Yare kanarken sarısında sokağın,
Muhacir gelmekteyim ensarına firdevsin.
Hicrana soyunuyorum anadan üryan,
Nihayetin vuslatına hazır şenlik vakitleri.
Miadım miladıma haset cefadan,
Hasreti nimetten sayıyorum gurbet vakitleri.
Bir yaprak burkup dalından,
Cüretime elçi ediyorum.
İpten alınmakta hayallerim en onulmazından,
Utancımı duvağına asıp “Var mısın?” diyorum.
Rastlamak sana en düşkün saatlerde,
26’sında Haziran’ın, cumaların en mübareğinde.
Çaldığım gecenin sabahı olsa gerek felekten,
Yahut kandili gönül tahtımın,
Az ötesinde zemheriden.
Bir karartı seçiyorum yüzünün iskelesinde,
Tefekkür içindeyim, secdem kıyına yığılır.
Siyah zorlanmakta cennetten sürgüne,
Ve dahi ben, en çok sana yakışır.
Lafzını uç uca ekleyip ayetler diziyorum,
Rızana şehidim, yanağındayken ahiret.
Haşa! Kelamını Kur’an bildiğimden yapıyorum,
Cihadına mücahidim, gülüşün tarifsiz ganimet.
Bileğinden tırnağına teninle yatıyorum,
Her boğumunda bir güvercin parmaklarının.
Elinin elimde terlediği kadar canlı,
Soluk benizli yalnız zamanlar,
Derinin tuzu miktarı.
Yaradılanı sorguluyorum yardan ötürü,
Mazharından beridir isyandayım, boynumda vebalin.
Mahcubum değmişken etine, on üçümden sömürü,
Cismine şaşıyorum cinsimin, kaburgamda hikmetin.
Amade oluyorum şehadetine, gayrı dini,
Kıyametine hayretteyim ‘emre’derken azametin.
Ta ki görüyorum ruhuna üflenenin eşliğini,
Suruna İsrafil’in.
Yaradanı seviyorum yardan ötürü,
Nasibime şükürdeyim arşıyla hilkatin.
Arzına yeksan kalıyorum, nazarında güldürü,
Tafrana imandayım şaka yollu, afrasıyla hemzemin.
Toplayıp nefesimi bir elif miktarı, dimdik,
Nefsimi teslimdeyim kıyısında dilberinin.
Münzevi haldeyiz, tek kusurumuz acemilik,
Mülteciden hallice, tenhasında Hidiv’in.
Hürlüğümü kaybedip naralar atıyorum,
Saymaya fırsat bulduğum kirpiğin adedince.
Göğünün kumralından bir tutam soluyorum,
Huzurun teminindeyim miskin amberinde.
Arafında iki yakanın, boynun dalıma kırılır.
Uzanmışız çimen serili betonlarda,
Ölümsüzleştirirken anı, başımda baldır,
Bir kenti yaşatıyoruz, modadan sonsuza.
Yoros’tan dünyaya açılan bir uçurumdayız,
Bu ilk seyahatimiz gözlerden ırak.
Çift yanlı olmaktan kaçıp, tekleştiğimiz kadar varız,
Ayrı geçen vakte yanıyoruz, gönülden ırak.
Hicrete yelteniyorum Anadolu’yu kucaklamaya,
Heycanımı perçindeyim iki havarisiyle meşkin.
Mensubumu ilan ediyorum, geçtiğim yol sayısınca,
Ceren meylindeyim, Cemre iken cenin.
An ki toplar aşkın şahane hasadını emeğim,
Sarılmayı keşifteyiz özlemin hasbahçesinde.
Kibrit çaksam sesine, masmavi tutuşur bedenim,
Kavuşmayı tadıyoruz, yadımın kırık kalesinde.
Gölgene serilmek istiyorum, sevincim hudutsuz,
Taradığımla yetiniyorum rengini enine boyuna.
Yoksul değiliz fakat gevreğe talim ediyoruz,
Bize kalırsa, bir kuş sütü eksik soframızda.
Devşirip baharından papatyaları,
Falına seyrediyorum, umudumu yeşerttiğimce.
Yoluna koyuyorum bir kahvaltı sabahı,
Çiçeklerin, en sevdiğin halinde.
Kimsenin kimsesinin olmadığı güvertelerde,
Davamın tebliğindeyim, yüzünün entarisinde.
Bir türkü tutturmuşum köpürmekte yankısı,
Seyir halindeyim kaçar adım, vurdukça hüznün dalgası.
Göğü kumrala boyayıp, kenti hazana boğuyorum,
Ay’ı bekliyorum diğeri için, bir gözüne Güneş’i kondurup.
Yedi tepesinden beşine adının harflerini yazıyorum,
Kalan ikisinde omuzlarından öpüyorum, yaşamayı unutup.
Yazından öpüyorum, nakşına hayran,
Alnın çizgili inceden uzuna.
İncesi mutluluktu diyorum kırılgan,
Uzunu kaderimizdir boylu boyunca.
Geceyi tutup kaldırıyorum, zifiri karanlık,
Tacına girişiyorum başının, yıldızlara münhasır.
Saçların diyorum bir yaz akşamı kadar ılık,
Valsine meczup rüzgar kokunun, kademindeyken sır.
Ziyadesiyle tutkulu iştir evcil yaşamak,
Seninle yatmak ve uyanmak sabahında.
Günahtan kaçmak gibi adınla başlamak,
Şerrinden sakındığın bir günün aydınında.
Müjdeler olsun! Gayrı, beşeri bir uzuvdur miraç,
Vakitlice nemrut iken yüreğim, geldiğince İbrahim.
Uçmayı öğretiyorum kanadına sırçayken sıraç,
Şimdilerde çocuk hevesli bir kurtuluştur demetim.
Anızım yakılırken tohumundan tomurcuklanmaya,
Şahit olsun yıllar yılı ağarttığım tan.
Havalanırken toprağım nadasından uyanmaya,
Esen yele muhtaç hayatın kaynağından,
Ve tasvire kalkışırken iki perdeli bir oyuna,
Divitiyle kalemin, en hokkalısından.
Nerde bir kelime görsem kifayetsiz,
Esameni okuyorum, namına yaraşır.
Sayende onurunu kurtarmaktayım tüm edersiz sözcüklerin,
Aczime kızıp diğer yandan, ne söylesem yetersiz.
İyiliğinle yoğuruyorum dizeleri, güzelliğini yorduğum kadar,
Ve işte böylece kağıda çekiyorum resmini,
Dilimin döndüğü kadar.
Olmazları oldurma gayesindeyim, affına sığınıp,
Şiirden kaftan dikiyorum üstüne, kafiyeden yaması,
Dört başı mamura naziredeyim, haddime değil,
İhtimal değilken layığını bulması,
Yinede inanıyorum bahtımın yaverliğine, selsebil.
Sen ey ismiyle müsemma olduğum kadın,
Bahşın varlığına minnettar, bende öyle.
Ben bir kadın sevdim en nihayetinde,
Ölesiye sevdim, öylesine “iyi ki”.
Bir cevap yazın