‘….kalabalığa karışmış hızlı hızlı yürüyen insanlara ben yavaş yavaş yürüyerek ,sanki yere düşmüş bir
eşyamı arar gibi..insanların yüzlerine bakmayı da ihmal etmeden,aradığım şeyin bir eşya değil de bir
yüz olduğunu bilerek ağır ağır ve bir şiir konuşur gibi neyi aradığımı sadece benim bildiğim ve eğer
yanımda birisi varsa da onu da başka yalancı sebeplerle hep aynı yoldan belki aradığım yüze rastlarım
diye ikna eder yine istediğim dönemeçten sağa döner,bugün de aynı yoldan geçmiş olurdum.Bütün
güzel şeylerin sevincini,bütün kederlerimi onun oturduğu sokağa taşırdım,çünkü bilirdim ki o
dünyanın neresinde olursa ,dünya orada güzel. Bir de onun olduğu her şey,her yer benim en
sevdiğim yerler oluyor,bunu bilsin isterdim.En kötüsü de benim onu bu denli sevdiğimi bilmeyecek
olması.Siz söyler misiniz görürseniz bir gün.Unutmayın olur mu ? Eminim sizlere de oluyordur şu
söyleyeceğim şey.Bir şehrin sokaklarında karış karış gezerken yokuşlarını çıkarken,kan ter içinde
kaldığımda,yağmur yağdığında sırılsıklam olduğumda,yol alsam da ses duysam da..gün açsa da,akşam
olsa da.Her durakta durduğumda,onu ararken,şimdi onu arıyorum demek geliyor içimden.Sokaklar
top oynayan çoçukların sesleriyle çoğalıyorken,akşamüstleri kapı önlerinde oturup elişi yapan
kadınlar göz ucuyla süzüyorlar beni.Bu yabancı kimi arıyor diyorlar sanki ? Onu arıyorum kavak
ağacı,onu arıyorum gökyüzü.Onu arıyorum sokak lambası.Nakşını bitirmemiş bir nakkaşdır,
adımlarım.Şayet bir gün bulursam seni,nakşımı bitireceğim zihnimdeki yüzünde.Bu halimle tanrıyı
telaşa vermiş olacağım.Bütün yıldızlar üstüme düşecek yorgunluktan.Anlıyorsunuz değil mi ,aklım
karmakarışık.İnsanın kendisine başkasının ona üzüldüğü gibi üzülmesinde saf bir yan vardır ki eğer bir
gün karşılaşırsak içimize bir iyilik yayılır gibime geliyor.
Eğer onu görürsem,nasıl olduğumu çok iyi biliyorsunuz, içime bir his yayılır ve ben ona sarılmak
isterim.Kokusu birbirine karışmayan ama çekici bir an ne kadar yakın ve ne kadar uzaktır
bilirsiniz.Sanki ben ben değildim olmam gereken kişi bana yetişememişte nefes nefese
kalmıştı.Sonrasında defalarca hatırlayıp özlediğimi hissedecek yine neden koşa koşa gidip ona
sarılmadığımı pişmanlıkla düşünecek ve mutsuz olmak için kendimi zorlayacaktım.Hayatımın bu
anlardan daha ilerisi yok,birisi beni uyandırsa gerçek değil bu anlatılanlar bir yazarın kalemine
sığınmış bir hikaye dese inansak hep beraber,onu sizin de sevdiğinizi bildiğimi anladığım halde size
öfkelenmeden sizin de tuaf okurlar olmadığınızı bilsem,hayat bize ismi güzel gelen insanların acımasız
kalplerindeki yerinden bakmasa,işte o zaman bir sessizlik gelir ve ben onu görürüm yine…’
30.04.2014
Bir cevap yazın