Büyük bir bahçe ya da üç katlı bir ev değil istediğim. Ahşaptan yapılmış , içi kendi zevklerime göre düzenlenmiş özellikle insanın baktıkça neşesini yerine getiren renkleri barındıran mobilyalarla dekore edilmiş bir ev. Altındaki katlanabilir merdivenlerle beraber de taşınabilir ev formuna sokulabilen türden bir ev bu.Bir de arabamızı bağladık mı önüne istediğimiz her yere gidebiliriz dedi bulutlara aşık bir yazar. Ama benim favorim, uzun yolculuklarda şarkı söylerken bir anda gözümün daldığı, orman yoluna çıkan yol kenarları olur büyük ihtimal. Her zaman ormana açılan kenar yollar uçsuz bucaksız gelmiştir bana. Pervasızca dalarız ormanın derinliğine …
Nedir ki bir merdiven açtık mı evimiz hazır olur. Akşamdan sabaha cırcır böceklerinin konserine bilet bile buluruz kesin. Sabahları temiz havadan dolayı erkenden kalkarız, açarız radyonun sesini sonuna kadar. Belki gitar çalarsın sen , ben de piyano çalarım. Hem çalarım hem de söylerim . Eşlik ederiz birbirimize, ritmimize, hayallerimize, gülüşlerimize… Ah bir çay demleriz karanfil koyarak demliğe. Sen sevmezsin diye kendi bardağıma koyarım ben tarçını. Böyle bir aroma ne görüldü ne bulundu derim ben yine, gülümsersin.
İnsanoğluna bahşedilmiş en büyük nimet değil mi hayal kurmak? Boşuna oturmaya ne gerek eski bir metronun bulut mavisi oturaklarında. Düşüncenin gücüne hayallerin büyüklüğüne inanırım ben. Asıl vazgeçmemeli insan, bırakmamalı savaşmayı. Şu anormal dünyada neyi çok isterseniz gerçekten oluyor, asıl neyi gerçekten istediğine karar vermeli insan. Yoksa ne hayaller tat verir ne de gerçekler.
-Halefya
Bir cevap yazın