Yılbaşının ilk günüydü. Dün gece yeni yılı karşılamak için geç yattığımız için sabah saat on bire kadar uyumuştuk.
Üstümde duran telefonun sesiyle uyandım. Enstitüde okuyan bir arkadaşım olan Dosbergen arıyordu.
Henüz selamlaşmadan “Çabuk eve gel”, – dedi.
-Evet, ne oldu?
-Haber var.
-Dinliyorum seni, söyle bana.
-Hayır, geldiğinde duyacaksın.
Elimi yüzümü yarım yamalak yıkayıp hemen gittim. Gittiğim zaman onlar daha yeni kahvaltıya oturuyorlardı.
-Söyle bana bu kadar önemli olan haber neydi?
-Benim torunum oldu, dostum!
-Aa, öyle mi? Çok güzel! Oğlan mı, kız mı?
-İkisi de var. Bebekler ikiz!
-Ohh! Yeni yılda Tahir-Zühre eşiğe gelmiş ya.
-Hey, öyle söyleme dedi karısı sinirli bir şekilde. Tahir-Zühre aşıkların adıdır. Bunlar kardeş oysaki.
-Hiç söylemiştim. Bu arada onlara Tahir-Zühre adını verecek misiniz acaba?!
-Doğrusunu söylemek gerekirse, dostum, torunlarıma isim vermen için seni aradım.
-Kendiniz acele etmeden isim veremiyor musunuz?
-Hayır, acele etmezsek olmaz, – dedi karısı. Aksi halde biraz geç kalırsak dünürlerimiz isimlerini kendileri koyacaktır. O zaman “hayır” dersek ayıp olur. Onlardan önce kendimiz isim koymak istiyoruz.
-Peki, düşündüğünüz isimler var mı?
-Bir süre düşündük, ama bulamadık. Benim beğendiğim ismi bu beğenmedi, bunun beğendiği ismi ben. Sonra “Makeni arayalım, o muhakkak güzel bir isim bulacaktır” dedim.
-Tahminen nasıl bir isim olsun?
-İyi bir isim olursa iyi olacaktır. Ama yeni yıla ait olsun. Bunun nedeni doğum günlerini yılın ilk günü kutlamamızdır.
-Torunlar ne zaman doğdu, dün mü, bugün mü?
-Bugün.
-Bugün, kızımız yılbaşından beş dakika sonra, oğlumuz yirmi dakika sonra doğdu.
Çift sorularıma ağzımdan çıkmadan cevap veriyor.
-Öyleyse onlar kendi adlarıyla doğdular.
-Janabay mı diyeceksin, – dedi arkadaşım tek kelime etmeden.
-Evet. Janabay iyi bir isim değil mi?
-Onu tanımıyorsun! – diye derin bir nefes aldı.
-O kimdi?
-Önce oturduğumuz yerdeki komşumuzdu. O bir hırsızdı. Üç defa yargılandı. O zaman bile çalmayı bırakmadı. Sonunda taşındık.
-Janabergen ismi nasıl olur?
– Hayır, olmayacak! – dedi karısı ayağa kalkarak. -Haramzade ya o!
-Ne? O ne yaptı haremzade olarak?
Arkadaşım, karısının sözlerini anlayarak, aptalın tekiydi kardeşinin karısıyla ilişkiye girdi dedi. Komşular bunu öğrenip taşındılar. Birbirimizi tanımasaydık iyi olurdu, ama tanıyoruz da. Bebeğe daha iyi birinin ismini vermek daha doğru olur.
-O zaman Tazabay koyalım mı?
-Vay canına! Bu olacak, – dedi Dosbergen mutlu bir şekilde. -Daha önce duyulmamış bir isim. Makenin bulacağını söyledim sana.
Karısı da itiraz etmedi.
-Hadi ismini koyalım o zaman dedi.
-Ne ne? Kim diye koymak istiyorsunuz? Oğlan koşarak odadan çıktı. Bana merhaba bile demeden konuşmaya başladı.
-Tazabay diye.
-Hayır hayır, olmaz?
-Dekanımızın adı bu.
-Dekanın adının olması harika. Büyüyünce bu da dekan olacak.
-Hayır ismi bu olmasın. Geçenlerde 1000 dolarlık bir rüşvetle tutuklandı.
-Vay be! Öyle ise ne olsun?
Yeni yıl ile ilgili başka bir isim hatırlayamadım.
-Kıza bir isim bul dedi arkadaşım. -O zamana kadar oğlana daha iyi bir isim hatırlayacaksın.
-Kızımızın adı Tazagül olsun.
-Ne? – karısının gözleri büyüdü. – Niye torunuma bu sarığın adını söylüyorsunu?!
-Kim o!
-Eh, bunun amcasının karısının yedi adama dokunan bir kız kardeşi var. Bazen evimize geldiğinde elinde tuttuğu kaseyi külle ovarak yıkıyoruz.
-Aksi takdirde, Janagul olsun.
-Böyle bir isim olacak mı acaba? Eğlence mi aradın dostum?
-Şimdi ne yapacağız? Bahsettiğim isimlerin hiçbiri geçmiyor.
-Biraz düşün! Düşünürsen aklına gelecektir.
Aslında şimdi gerçekten düşünmem gerekiyordu.
Dahası, kızlar için pek çok uygun isim var. Ancak bunların hiçbiri yeni yıla uygun değil.
-Dur, dur, hadi Tazahan koyalım, – dedim aniden ismi hatırlayarak.
-Doğruyu mu söylüyorsun? – dedi Dosbergen gülümseyerek.
-Evet, ne oldu?
-Tazahanı tanımıyor musun?
Elimle başımı kaşıdım ve bir süre düşündüm, hatırlayamadım.
-Hey! Peki ya tıp bölümünde benimle okuyan Tazahan? Onunla evleneceğim diye bir buçuk yıl beraberdim ama ayrıldım. Bunu arkadaşın da biliyor.
-Aa, şimdi hatırladım.
-Peki, olmuyor mu?
-Olmuyor mu?! Torunumu geçmişte sevdiğim kızın adıyla mı çağıracağım?
Kafam karıştı. Hadi, buraya neden geldim.
-Şimdi ne yapmalıyız?
-Bul. Düşün.
-Daha önce hiç verilmemiş bir isim olmalı mı?
-Keşke olsaydı.
Aklıma bir şey geldi.
-Öyle bir isim var ki! – dedim sakince.
-Ee, söyle bakalım, – Dosbergen çok sevindi. -Düşünürsen bulursun!
-Söyleyeyim mi?
-Hadi, söyle!
-Oğlunuzun adını X (iks), kızınızın adı Y (iygrik) olsun. Dünyada kimse henüz bu isimleri vermedi.
Bir cevap yazın