Kirli şehirlerin sevilmeyen çocuklarıyız biz.
Pis kokarız,
Terleriz.
Annelerimiz bağırır çağırır,
Ve odalarımız küçüktür.
Küçücük.
Pencere kenarlarımızsa kirlidir
Koca bir ömüre.
Camlar, öylesine pistir ki şu şehirde,
Parmak uçlarımızla
Resim defteri sanar,
Parça parça
Karalarız hayallerimizi.
Büyürüz bir gün.
Ellerimizle yollar yaptığımız pencereler
Parmak uçlarımızın bezleriyle silinirler,
Yavaş yavaş.
Temizleriz.
Her bir hayal, her bir resim olur ve biz
Her başka yol çizişimizde
Yepyeni bir sayfaya sarılırız geceleri.
Yepyeni bir göğe
Ve kapkaranlık bir şehre.
Kirli şehirlerin, sevilmeyen çocuklarıyız biz.
Pasaklıyız.
Oyuncak bebeklerimizin kumaşları yırtıktır,
Yüzleri pis ve hayat
Bebeklerden ibarettir.
O bebekler de pistir halbuki.
Kirli çocukların
Kirli bebekleri…
Ama biz büyüdük bir gün.
Oyuncaklarımızı temizledik.
Ve hayatlarımızı parça pinçik edilmiş kavanozlara doldurmayı
İhmal edemedik.
İçlerine, çiçek kokan çilekler sakladık
Masallardaki gibi.
Masallara özendik.
Birkaç parça dal kopardık,
Devasa boyutlu defterler arasında
Yaşlandırdık hepsini.
Yaşlandırabildik,
Yaşlanabildik.
Fakat yine de,
Kirli şehirlerin sevilmeyen çocuklarıyız biz.
Kirli çocukların, kirli bebekleri…
Bir cevap yazın