İNOSAM çatısı altında başta ekonomi, eğitim, kamu yönetimi ve siyaset olmak üzere uluslararası ilişkiler, tıp, mimarlık, teknoloji, din, hukuk ve sosyoloji gibi disiplinlerden uzman, bürokrat, akademisyen ve araştırmacıların iştirak edeceği dijital çalıştaylar ve organizasyonlarla “Yeni Dünya Düzeninde, Yeniden Büyük Türkiye Perspektifleri” başlıklı konsept çalışmaları ve vizyon belgeleri ortaya koyacaklarını kaydeden Gürkan Avcı şunları söyledi:
DİJİTAL ÖNGÖRÜLEMEZLİK
Korona salgını sonrası yaşanan küresel krizler sosyal izolasyonu da beraberinde getirdi. Bankalardan okullara kadar tüm dünya hatta evlerimiz bile çevrimiçi uygulamalara ve aktivitelere yöneldi. Online eğitim, bankacılık, alışveriş, ticaret ve dahi sportif ve psikolojik terapilere kadar. Gençlerin ve özellikle Z kuşağının teknoloji ve internete ilgisi malum. Artık nerede olduğunuzun önemi yok.
BELLİ OLAN ŞEY BELİRSİZLİK
Gördüğümüz en büyük değişimin başındayız. Nesnelerin interneti veya 5G veya gerçek zamanlı sanal takip veya bulut bilişim ya da yapay zekâ danışmanlığı gibi teknolojiler dijital dönüşümün daha ilk aşamalarını oluşturuyor. Korona sonrası teknoloji her gün ve her saat neredeyse her şeyi yapmamıza imkân tanımaya başlayacak. Sanal müze ziyaretleri, yapay zekâ hizmetleri, cep bankacılığı, sosyal medya gibi şeyler dijital sos eklenmiş temel ihtiyaçlarımız haline geldi. Bu karmaşada hepimizin biraz kaybolacağı kesin. Tüm bunların bile çocukların beyin gelişimini nasıl etkileyeceğini ve eğitim açısından anlamını henüz tam olarak kestiremiyor, bilemiyoruz.
İNOVASYON VE İNSAN ÇAĞI
Ama aslında nelerin önemli olduğunu da hatırladık. Bu dijital çağda teknolojiyle birlikte ilişkilerimizi de insan merkezli kılmaya çalışmalıyız. Çünkü korona sonrasının yeni dijital dünyasında insan olmanın, vicdan ve ahlak sahibi olmanın en önemli olacağı devire giriyoruz. Teknolojiyi almak ve anlamak için dışarıdan destek alabilirsiniz. Akıl ve ilaç ithal edebilirsiniz. Zekâyı, mühendisliği ve parayı da ikame edebilirsiniz. Ama insani değerleri ve sevgiyi yenidünyanın merkezine almak için hepimize düşen büyük görevler var.
ISRARLA İNSANA ODAKLANMAK
Krizler değişimleri başlatır ve hızlandırır. Korona tehlikesi daha önce görülmemiş bir hız ve büyüklükte değişim ve dönüşümü ateşledi. İnternet üzerinden eğitim ve uzaktan çalışma konusundaki tüm önyargılar birkaç haftada yıkıldı. Tüm dünya dijital devrimlerin işlevselliğini, keyfini ve konforunu tattı. Her türlü iletişim ve ilişkilerin çoğu görüntülü konuşma, e-posta ve telefonla yapılıyor artık.
DEĞİŞEN TUVAL
Öte yandan 20. Yüzyıldan kalmış tek-kutuplu eski dünya tasavvuru yok olmaya doğru ilerliyor. ABD’nin ve küresel güç merkezlerinin dünyaya dayattığı politikalara itiraz eden, uygulamayan hatta kafa tutan devletler ve örgütler çoğalıyor. Küresel oligarkların ve hami devletlerin hegemonyası zayıflamaya devam ediyor. Dünyamız hem Jeopolitik hem de iktisadianlamda çok-kutuplu bir yola, B, C ve D planlarına belki de üçüncü bir yol arayışına giriyor.
YENİDÜNYAYA HAZIRLIK
Korona virüs vakasının tetiklemesiyle çatlaklarla bölünmeye başlayan dünyada barış ve adalet temalı ortak bir gelecek yaratmak zaman geçtikçe zorlaşıyor. Özünü ve ruhunu kaybettiği için hoşgörüsüzlük ve çatışmaların arttığı bir dünya var karşımızda. Kurtarıcı olarak sunulan Block Chain sisteminin kurallarını oturtmak adına geleceğin üretim ve tüketim kalıplarını biçimlendirmek, dijital ekonominin ilerlemesi için toplumu hazırlamak, eğitimden hukuk sistemine kadar, çalışma hayatından demokratik standartlara kadar geleceği düşünmek dahası güvenliğin geleceğini güvence altına almak zorunda kalacağız.
BİZİ GELECEĞE HAZIRLAYACAK ARAÇLAR
Korona tehlikesi sonrası yenidünya sürekli bir değişim ve devinim içerisinde çalkanacak ki buda birçok siyasi istikrarsızlıkları, askeri çatışmaları ve ağır ekonomik tahribatları doğuracaktır doğal olarak. Türkiye, bağımsız ve eleştirel stratejik araştırma merkezlerinin ürettiği dinamik ve yenilikçi vizyon inşalarıyla ancak kendi karanlık geçmişinin biriktirdiği tüm riskleri kolayca aşabilir. Türkiye, diplomatik rekabetin temeli, görevi ve yapı taşı olan ve sıklıkla ‘Dış Güçler’ diye tabir edilen aktörlerin yarattığı engel ve tehlikeleri de ancak bu yolla minimize edebilir. Ağır ağır ısıtılan sudaki kurbağa kaynayarak ölüyor çünkü tam sıçrayıp çıkması gereken anda rehavet içinde. Biran önce eyleme geçmemiz gerekiyor.
PARADİGMA KAYMASININ GÜCÜNÜ KULLANMAK
Eleştirel düşünce üretmeye odaklanmış kurumlarımızı ve kurumsallaşmış özgün yapılarımızı güçlendirir ve desteklersek Türk toplumu, Türk devleti, Türk şirket ve markaları, Türk eğitim-çalışma sistemi sürekli kendini yeniler ve ancak yeni şartlara kolayca uyum sağlayabilir. Jenerik başlıklar altında ilerleyen bu trentde ABD ve Batının öncülük yapmaya devam ettiğini görüyoruz. Fakat bunun bizim tarihi referanslarımızda çok derin ve güçlü örnekleri de bulunuyor. Tarihsel pratiklerimizi ve genetik potansiyelimizi canlandırmanın, ortaya çıkarmanın şimdi tam zamanı. Bu tür kurumlar ve kişilerin bürokrasiye, diplomasiye ve siyasete transfer olmalarının da şimdi tam mevsimi. Türk bürokratlarının, diplomat ve siyasetçilerinin hemen tamamı stajını görevdeyken yapıyor ki bu Türkiye için ciddi bir zaman ve enerji israfı getiriyor.
YIKIM ÇAĞINDA TÜRKİYE
COVID-19 salgınıyla birlikte kurulmaya başlanılan yenidünyanın yeni Türkiye algısını oluşturmak daha çok bizim yol haritalarımıza bağlı. Türkiye, dijital küreselleşmeye doğru hızla sürüklenen yenidünya ile eş güdümlü olarak devrimci kapasitesini öncelikle yapısal ve temel reformlara harcamalıdır. Birçok ülkenin dahası uluslararası örgütlerin dahi krizlere ve sistemsizliğe doğru savrulacağı türbülanslarla dolu bir süreçten bahsediyorum!
TÜRKİYE’NİN YENİÇAĞI
Türkiye stratejik ve taktik hata yapmadan birlik ruhuyla ilerlediği sürece jeopolitik konumundan, tarihsel ve kültürel arka planından kaynaklanan avantajlarını kullanma potansiyeline sahiptir. Böylece İslam Dünyasının rol modelliğini ve başat güç merkezlerinin alternatif sistem modelliğini kolaylıkla üstlenebiliriz. Türkiye insan, vicdan, adalet, eşitlik, barış ve demokrasi temelli özgün, yeni ve büyük bir medeniyet projesi ile yeni küresel sistemin kurucu perspektiflerinden birisi olabilir ki, neden olmasın? Olmalıdır da! Yani yeni bir dünya kuruluyor! Bu kesin! Türkiye de buradaki yerini alacak. Nasıl mı? Dediğim gibi tamamen bize bağlı! Ve inanıyorum ki Türkiye kurulan yenidünyada istediği yeri alacaktır!
İnovatif Stratejik Araştırmalar Merkezi (İNOSAM) Başkanı Gürkan Avcı
Bir cevap yazın