desem ki anne
bir gün yüzüp yüzeye çıkacağım
ne bu karanlık sular kalacak
ne de kan kırmızısı nehirler…
tut ki solsa sarı ışık
mum gibi erise zaman
sevdiği hayatından çıkan
her adam gibi yanımda sigara taşısam
ateşini senden alsam
geceyi onunla yaksam
bir peri masalında yeniden ötmeye başlasa
kanatları zümrüt yeşili gibi parlak anka kuşu
yansa toprak
tam bin yerinden ateşe verilmiş bir şehir aydınlansa akşam akşam…
yosun yeşilinden camgöbeğine
mevsimlere göre değişen renkleri
elvan elvan dökülse avuçlarıma
yıldızları gözlerinin
gecede yalnızlığın kurdu kesse yolumu
pençelerinde korkunç bir ölüm tahayyül ettiğim…
toza toprağa bulanmış
dünyanın en güzel çocuk gülümsemesiyle gelsem sana
birden anlam bütünlüğüne devşirilse bütün cümleler
bir gemi kaybolsa ufkun arkasından…
sana benzeyen yârin gözlerinden doğan
bal rengi akşam güneşinin
hüzmelerinde bitse hazan
bu kötü huylu mevsimler de biter mi anne
kuşun konduğu dal
kırılır mıydı o zaman…
*. canım anneme…
Bir cevap yazın