
Sizce uzun bir süre birbirlerini görmeyen bazı insanlar karşılaştıklarında veya buluştuklarında, neden olumsuz ifadeler kullanmaya gerek duyarlar? “Kiloalmışsın.”, “Yazık, yalnız kaldın!”, “Paran çok galiba…”, “Yaa, eski evin daha güzeldi, bu evin kutu gibi.”, “Aa, sen çekingensin hatta ciddi anlamda içe dönüksün.”, “Ah zavallı az mı çektin… En güzel yılların uçtu gitti.” demek yerine, “Bu renk sana ne kadar yakışmış böyle…”, “Yepyeni bir dönem var önünde, yapmak isteyip de yapamadıklarını gerçekleştirebilirsin.”, “Yolun açık olsun. Gönlünce bir tatil geçir.”, “Uğurlu olsun, bu evin de çok güzel.”, “Kendini görebilmen harika, iyi ki o eğitime katılmışsın.”, “Başardın, her şeyin üstesinden geldin.” Bu tür yaklaşımlar seçilebilir.
Bunlara benzer daha bir sürü örnek verebilirim. Güçlü yönleri gülümseyerek ortaya çıkarıp yüceltmek varken, zayıf yanları hatırlatarak insanlara sözleri yumruk gibi indirmenin kime ne yararı olabilir? Sizin de bu konuda yaşanmışlıklarınız olduğuna eminim.
Yalnız, samimiyetten uzaklaşıp abartıya kaçmamak gerek bence, o da zararlı. “Öyle özelliklerin var ki o senin dengin değil asla…”, “Ah canım, sen her açıdan çok daha iyilerini hak ediyorsun.”, “Ne yapsan doğru yapıyorsun.”, “Süpersin, süper!”, “Bir tanesin, kusursuzsun, bambaşkasın.” Sizin de ekleyecek örnekleriniz vardır. Böyle sözler insanları balon gibi şişirebilir. Buna benzer söylemler ne gibi sonuçlar yaratır sizce? Bir bakalım mı? Şişirilmiş insanlar, ortalıkta havalı havalı dolaşır, kimseyi beğenmemeye, başkalarını küçümsemeye başlar, benmerkezci kişiler olup çıkarlar. Öyle bir an gelir ki onları bu duruma getirenler kendilerini suçlayabilir. Bu arada pişmaniye gittikçe daha çok yenen bir tatlı olur.
Bu konuyla ilintili evrensel bir yasayı hemen hatırlatmak isterim: Düşündüklerimiz, kullandığımız sözcükler doğal olarak bizlerin, yakınlarımızın hatta çevremizdeki kişilerin yaşamlarını etkileyebilir. Başkalarının yaşanmışlıkları hakkında yüzeysel veya olumsuz yorumların bize geri dönebileceğini unutmayalım derim.
Peki, ilk paragraftaki örneklere benzer durumlarla karşılaştığımızda neler yapabiliriz? Şimdi konunun bir başka boyutunu görmeye çalışalım birlikte. Öncelikle bizi anlatan o net yanıtları duyabilmemiz için kendimize doğru sorular sormalıyız.Enerjimizi olumsuz yönde etkileyen insanlar genellikle kimlerdir? Yakınlık derecemiz nedir? Kendimizi onlara ne kadar yakın hissediyoruz? Hangi sıklıkta bu kişileri görmekteyiz? İçinde bulunduğumuz an itibariyle yolumuza ne şekilde devam etmeye ihtiyaç duyuyoruz? Bu soruları çoğaltabiliriz.
Gözlemlerime, yaşanmışlıklarıma göre, durumla konum uygunsa yüreğinizi sıkan yorumlara maruz kaldığınızda, düşündürücü, şakayla karışık, gülerek verebileceğiniz yanıtlar etkili olabilir. Örneğin kilo aldığınızı söyleyen kişiye sinirleneceğinize, “Ah, evet haklısın artık boya gidecek yaşı geçtim, ene doğru gidiyorum.” diyebilirsiniz. Buna benzer bir yanıt sevimli olabilir. Tabii böyle tipler zayıflara da söyleyecek bir şey bulur. Büyük kaybınızdan dolayı, “Yazık, yalnız kaldın!” diyen kişiye bu olumsuzluğunun sebebini sorabilirsiniz, verdiği yanıtı dinlerken gözünün içine bakmayı sakın ihmal etmeyin. Tatile çıkacağınızı söylediğinizdeyse, “Paran çok galiba…” gibi kendince değerli bir yorum sunan birine kızacağınıza, “Evet, gizli bir darphanem var, ama aramızda kalsın. Ne yapayım, sürekli para harcamak geliyor içimden.” yanıtı şaşırtıcı olabilir, böylesi genellikle beklenmez. Yeni taşındığınız evi beğenmeyenler içinse, “Küçük ev tercih etmemin sebebi artık sadeleşiyorum; az insan, az eşya.” karşılığı gayet yerinde olabilir. Kendinizle ilgili yaptığınız bir saptamayı paylaştığınızda, “Sen, ciddi anlamda içe dönüksün…” gibi bir yorumla sizi aşağıya çekmeye çalışan bir kişiye, eğitimin en faydalı tarafının insanı daha yakından tanımaya yardımcı olduğunu söyleyebilirsiniz. Yaşadığınız üzüntülerden içtenlikle söz ettiğinizdeyse, “En güzel yılların uçtu gitti…” derken gözleri buğulanan bir insana size acımasının işinize yaramayacağını gülerek hatırlatabilirsiniz. Bu da anlayana dolu dolu bir yanıt.
Düşündürücü veya şakayla karışık derken, mizah yoluyla verdiğimiz mesajlar gayet güzel yerlerine ulaşabilir. Böyle yanıtları kırmızı renkli trafik lambalarına benzetirim. Bazen anında tepki vermek sonradan gelebilecek olan işlevsiz, basit yorumların önünü kesebilir, üstelik sıkıntının yüreğinizde patlamasını önler, kendinizi daha iyi hissedersiniz. “Böyle lafları o anda hemen nasıl bulayım?” diyebilirsiniz. Gerçekten haklısınız, doğru söze ne diyebilirim ki… Hiç duymamış gibi yapıp konuyu değiştirmek de sizin için rahatlatıcı olabilir. O kişiyle çok gerekmedikçe özelinizi paylaşmayı kesip gündelik konularla iletişimi sürdürebilirsiniz. Evet, kademe kademe ilerlemeye devam ediyoruz. Oldu ya, bu yöntem de çalışmazsa ne yapılabilir? O zaman araya mesafe koymak huzurunuzu arttırabilir, bunu kalp kırmadan yavaş yavaş gerçekleştirebilirsiniz. Adı ‘sınır koyma operasyonu’ olabilir mi? Ne diyorsunuz? Beğendiniz mi bu adı? İşe yaramazsa sınırlar kalın, yüksek, erişilmesi mümkün olmayan duvarlara dönüşebilir. En doğrusunu tabii ki siz bilirsiniz. Hep söylerim ya, herkes en iyi kendi yaşadığını bilir. Doğru yanlış yok, her zamanki gibi.
Yakınlık derecesi, o kişinin yaşamınızdaki yeri, söylediklerinin, davranışlarının üzerinizdeki etkileri gerçekten önemli. Sizin ilişkiye bakışınız da çok önemli tabii. Elimizden geldiğince seviye düşmese daha iyi olur bence, sonrasında birbirimizin yüzünü görmeyi engelleyen sözler tehlikeli olabilir. Dudaklarımızdan dökülen zehir saçan sözcükler dönüp dolaşıp bir gün bizi zehirleyebilir. Aman, kendimize hâkim olmaya bakalım.
En önemlisi de ne biliyor musunuz? Bize iğnelerini batırmaya çalışanların dikkat edin genellikle o konularda kendileriyle ilgili sıkıntıları vardır. Yani asıl hedef biz değiliz aslında fakat bunun farkında olmamaları ciddi bir sorun. Böyle davranışları onların kendileriyle çatışmalarının bize yansıması şeklinde değerlendirsek bu tür salvoları kolayca uzaklaştırabiliriz. Ne yapalım, yüksek farkındalıklarımız olsa da özellikle direncimiz düşük olduğunda, dışsal etkilere daha açık olabiliyoruz. Hiçbir olayı, hatta insanı haddinden fazla önemsemeden görüp geçebilmek, ileriye doğru durmaksızın yürümeye devam edebilmek… Yeri geldiğinde önemsememek büyük bir güç aslında. Üzüntüleri, kaygıları elimizden geldiğince azaltmaya bakalım. Neden mi? Sağlığımız bozulabilir, böylece yaşamak zorlaşır.
Enerjinizi olumlu yönde etkileyen
kişilerin ortak özellikleri nelerdir?
?
Bir cevap yazın