ŞABAN OĞLU SELİM
Beykoz’un cam fabrikası
moderen fabrikadır.
Pencere camlarını biraz dalgalı çıkarır,
biraz çarpıksa da su bardakları,
kesme likör kadehleri harikadır…
Şiir:Nazım Hikmet
Likörün sözcük kökeni Latince liquefacere’den gelir, bu da sıvılaştırma anlamına
gelmektedir. Damıtılmış alkollerin üzerine şeker eklenmesi ve sonrasında
bitkiler,krema,meyveler,baharatlar gibi ek maddelerle tatlandırılmasına verilen
isimdir.
Nane, muz ,portakal,ve şeftali likörü gibi çeşitleri de bulunmaktadır. Baileys, Grand
Marnier, Benedictine, Chambord, Aperol, Campari, Vermouth, Sambuca, Limoncello,
Amaretto ve Frangelico yaratılan lezzetlerdendir.
Acı ve sert bir tada sahip olan likörler de bulunmaktadır.Meyvelerin çakır keyif
halidir.Şeker oranı da yüksektir. Alkol oranı genellikle yüzde 15-40 arasındadır.Keyif
için ve ağız tadı gelsin diye içilmektedir .Likörlü çikolatanın tadı bir başkadır.Yanında
Türk kahvesini de ister.
Şeker bayramı ziyaretlerinde, kristal ince kadehlerde çikolota eşliğinde de sunulur.
Misafirlere “hoşgeldiniz demek için ikram edilen ufak kadeh bir likör neşeli, samimi bir
hava yaratır.Likörün amacı alkol değildir, ağzı tatlandırmaktır. Soğuk olarak servis
edilmelidir. Kendine has özel likör bardakları mevcuttur.Likörü diğer içkilerden ayıran
özelliği çeşitliliğidir… Rom, cin gibi alkollerle yapılan kokteyllerin içine katılarak da
içilebilir.
Fıkralarda yerini alır bir gün iki kafadar içkiden başlarını kaldıramamışlar.Ve o günü
sarhoş sarhoş yollarda geçirmisler.Ertesi gün biri demişki lan Ali ben likörü bardakta
içmeyi bıraktım ve diğeri der ki nasıl içeçeksin ya der . Artık biberonla çünkü daha geç
sarhoş oluyorum.
Likörün tarihsel yolculuğuna bakarsak, İlk olarak Orta çağ ve Rönesans dönemi
rahiplerince üretilmiştir. 1430-1512 yılları arasında yaşamış Alman kimyacı ve
botanikçi Hieronymus Brunschwig, kitabında likörlerin her derde deva olduğunu, biti,
pireyi kovduğunu, içenin düşünme gücünü artırdığını ve cesaret verdiğini de
söylemektedir.
20.yüzyılın başlarına kadar ilaç olarak satılmaktaydı. 20. Yüzyılda kokteylerin
yayılmasıyla beraber bu inanış yerini sadece zevk için tüketilen kokteylere ve likörlere
bıraktı. 1930’lardan beri Jagermeister likörü üretilmektedir.Ülkemizde likörlü
çikolataların yaygın biçimde tanınmasında Türkiye’den Almanya’ya giden gurbetçilerin
dönüşlerinde hediye olarak bu çikolataları getirmesi oldukça etkilidir.
Likörün Türkiye’de büyük çaplı üretimi 1930’lu yıllarda başladı. Atatürk’ün
önderliğinde İstanbul Mecidiyeköy’de likör fabrikası kuruldu. Demokrat Parti
döneminden beri sıklıkla gündeme getirilen özelleştirilme sonunda küreselleşmenin de
dayatmasıyla 2000 li yılların başında gerçekleştirildi. Tekel satıldı.
Tekel’in özelleştirilmesiyle likör nöbetini Mey İçki devraldı. Firma şimdilik altı çeşit
likör üretiyor: Vişne, ahududu, portakal, nane, muz ve acıbadem. Hare markalı
likörlerdir.
Likör çeşitleri arasında en çok tüketilen , ferahlatıcı özelliği nedeniyle nane yıllardır
birinci sırada yer almaktadır.Likör, doğudan,batıya,kuzeyden, güneye Anadolu’nun
şehir kültürünün bir parçasıdır.
Bir cevap yazın