Masaya üç tabak koydu. Yanına çatal kaşık bıçak. Ona baktım bana aldırmadı.
Masaya üç bardak koydu. Yüzüne baktım yüzüme dönüp bakmadı.
Saat yediyi yirmi geçiyordu. Hava kararmıştı. Sokaktan arada bir konuşma sesi duyulsada ortalık sessizdi. Kıştı. Hava soğuktu. Sokaklar erken boşalıyordu.
Genelde sekizde yemek için masaya otururduk. Tabi gidilecek bir yer veya gelecek bir misafırımız olmasaydı. Bu aralar bu pek ender oluyordu. O benim asosyal oluşuma bağlardı bunu ama ben de onun kararlarına hep saygılı olduğumu, birini davet ederse karışmadığımı söylerdim. Yinede yalnızdık. İkimiz masaya oturur sessizce yemek yerdik. Az konuşurduk. Anlatacaklarımızı geride kalan yıllarda anlatmış, hayallerimizi kurutmuştuk. Söylenecek şey,pek kalmamıştı.
Etrafa göz gezdirdi,sanki herşeyin yerli yerinde oluşundan emin olmak istiyordu. Fırına yöneldi, açtı ve içerde pişen hindiyi çıkardı uzun saplı büyük bir çatalın ucunu batırdı. Kendi kendine ” Biraz daha pişsin kızarsın…”. Sonra salatayı hazırladı hızlı hızlı ama özenle sosunu koydu, buzdolabına kaldırdı. Saata baktı sekize on vardı . Hızla banyoya geçti su sesini duydum sonra o geldi güzel siyah bir elbise vardı üstünde, makyajı yoktu. “Birini mi bekliyoruz?” diye sordum, aldırmadı. Kapı çaldı kapıyı açtı. Daha önce görmediğim, uzun ince esmer bir kadın içeri girdi. Kırmızı bir elbisesi vardı. Selamlaştılar. Bende yarım kalktım geleni selamladım. Beni tanıştırma gereği duymadı. Masaya geçtiler. Fırından hindiyi çıkardı. Güzel kokuyordu. Becerikliydi. Hızlı ve özenle servis yaptı. Salatayı masaya koydu. Kalktım dolaptan güzel bir beyaz şarap çıkardım. Açtım kadehlere koydum. İkisi kadehlerini bir birine vurdular benim kadehim havada boşta yukarı aşağı gitti. Koyu bir sohbete girişmişlerdi. Belli bir adamı çekiştiriyorlardı. Belki patronlarıydı veya ortak bir tanıdık. Aldırmadım. Yemek çok lezettliydi yaptığı sosa bayılmıştım. Gülüştüler. Birer kadeh daha şarap koydum. İçtik. Sonra onlar tabakları topladılar. Ben yardımcı olmak istedim aldırmadılar. Elimdeki tabakları bulaşık makinesine yerleştirdim. Sonra güzel bir kahve kokusu yayıldı. Kahvemi yudumladım. Onlar sessizce aralarında konuşuyorlardı. Bana bakmıyorlardı bile. Dayanamadım,konuşmalarının ucundan kıyısından içeri girmeye kalkıştım. Oralı bile olmadılar. Kumandayı aldım televizyon karşısına geçtim. Maç vardı. Şaşırdım genelde haftanın bugününde maç olmazdı. Önemsemedim, izlemeye başladım. Onlar herşeyi toplamış evi düzenlemişler ve arka odalardan birine geçmişlerdi. Ben maça dalmıştım. Maç bittikten sonra kalktım. Makinenin içi boştu. Bulaşıkları çıkarmışlardı. Farkına varmamıştım. Arka odalara yöneldim. Kimse yoktu. Acaba çıkmış olabilirlermiydi. Maça dalmış, farklarına varmamıştım . Sinemaya gitmiş olabilirlerdi. Sanki konuşmaları arasında bir filmden söz ettiklerini anımsıyordum. Masaya oturdum gelişi güzel kanallarda gezindim. Saat hızla ilerliyordu. Bir saat sonra kalktım. Biraz endişelenmiştim. Üstelik kimi arayacağımı arayacak birini bulsam bile ona ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Eşimin, bilmediğim tanımadığım bir kadınla çekip gittiğini mi anlatacaktım. Çok saçma.! En iyisi beklemekti. Zaman geçmiyordu. Uykum vardı. Yatak odasına geçtim. Yatağa girdim . Çok soğuktu. Isınmaya çalıştım. Nereye gitmiş olabilirlerdi? Bir barda veya başka arkadaşları ile başka bir evde olabilirlerdi. Genelde böyle alışkanlıkları yoktu ama her zaman herşey olabilirdi. Hazırlıklı olmak gerekirdi. Hayat bana şaşırmamayı öğretmişti. Belki de sinema çıkışı taksi bulmakta zorlanmışlardı. Hava soğuktu her an kar yağabilirdi. Taksiler bu havalarda pek çalışmazdı. Yatağı tam ısıtmışken aklıma bir şey geldi ” acaba ne giymişti?” Kalktım dolabı açtım. Onun tarafı boştu! Bunu beklemiyordum. Acaba ben maç izlerken bavulunu toplamış ve çıkmış olabilirmiydi? Belki de bana seslenmiş benden yanıt alamayınca sinirlenmiş ve bavulunu toplamış arkadaşına gitmiş olabilirdi. Arkadaşı kimdi? Nerde oturuyordu? İşyerinden mi tanışıyorlardı yoksa son zamanlarda sık sık gittiği o tuhaf dernekten mi?Aklıma birşey gelmiyordu. Düşündüm oturup beklemekten başka çarem yoktu. Masaya oturdum.
Şimdi de masadayım. Kuşkusuz zaman acımasızca akıyor. Ama hala ondan bir haber almış değilim….
Bir cevap yazın