bir gündüz ile bir gecenin
en kavgalı olduğu zamandı o zaman
zamanın adı
akşamüstü olacak kadar basit değildi
zaman
esrik
kuransız
ve bu endekste de kuralsızdı
dışarının koridorundan geldin
kapıyı çalmadan girdin
anlamının çokta önemi kalmayan
birkaç şey zırvaladın
ve gittin
işte o zaman
bir gündüz ile bir gecenin
en kavgalı olduğu zamandı o zaman
ne
gece gece olabiliyor
ne de
gündüze izin veriyordu gece
bir kırıklık
baskınlık
anlamsızlık halinde
ağlamama çabasıyla ağlıyordum
bir gündüz ile
bir gecenin
en kavgalı olduğu zamandı
o zaman
…
iki örnek dava adamının arasından kopan küfürlerle yoğrulmamak mümkün değildi
içime içimden geldiğince için için küfrediyordum
ölümsüz bir sinek vızıltısıyla uyuyamıyor
kulağım / yanağım / kıçım hiç olmadığı kadar kaşınıyordu
her kaşıntı
bir sen nefretini doğuruyor gibiydi
bacak arası yastığından gelen kadın
yerini bir kum çuvalına bırakıyordu nefretle vurulan
bir sürü
çektir et vaazları veriyorum kendime
senin çektirip gittiğin gibi
boş vaazlardan sonra
boş vaazlardan sonra olduğumu anlamam veriyordu aklımı başıma
hiç karışmamış kadar karışıyordum
gece ile gündüzün arasına
adı belirsiz bu zaman içinde
bir alt zaman oluyordum
ve benden bir sürü alt zamancıklar peydahlanıyordu
rakı
şarap
ve az buçuk
türk kahvesi
Bir cevap yazın