Şu yağan yağmurların dili
Bu kar bu boranın
Güneşin,ay’ın, yıldızların kaç dili var merak etmişimdir hep
Kendi aralarında ne kadar güzel anlaşıyorlardı
Pencereyi açtığımda
Şu bizim karşı evin penceresini!
Neyi istersem ben o doluyor içeri
Nasıl yaşadığınla mı çok ilgiliydi
Büsbütün kederli bir günün ardından
Koca şehirde her şey seni çağırıyordu aslınca…
Seni çağırmak diyordum
Dünyayı durdurmak
Dalgın bir gürültüye inat
Hani şu geçen günlerde olmasa
Münezzeh bir mekânın içinden geçebilir miydi karıncalar
Asılırken yerin sırtına
Seni çağırmak
Sardunyalara sarılmak
Bin can eder kelamından dinmeyen yağmurlar
ısınırken penceremde dilsiz sandığım karanlık
Bir yıldız adımla beni çağırır
Neredesin sen?
Bir cevap yazın